20. Yüzyılda Davetçi Bir Alim

İslam tarihinde şu zamana kadar nice alim yetişmiştir. Bu alimlerin bir kısmı sadece eser üretmekle meşgul olmuşken diğer bir kısmı da toplumsal faaliyetlerde bulunarak halk ile sıkı bir bağ kurmuştur. Bu alimler, eser üretmenin yanında kitlelere Müslümanca yaşamanın niçinini ve nasılını öğreterek toplumu inşa ve irşad faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Onlar ki Allah ve Resul davasını bütün herkese nakşetme gayretindedirler. Bunun için de başta kendileri büyük bir zühd ve tevazu ile yaşayarak Allah Resulünü (s.a.v) örnek alırlar. Toplumda büyük bir ahlaki gelişim, bu mananın sürdürülebilir olması ile mümkündür. Bu da insanlığa yön gösteren alimlerin gayretleriyle gerçekleşmektedir. Zira bir topluluğun halini görmek için alimlerine bakmak gerekir. Bu yazımızdaki konumuz, toplumumuzun inşa ve irşadında öncü rolünde olan Muhammed Emin Er Hazretleri.

İlim Muhaciri

1914 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelen Muhammed Emin Hoca küçük yaşlarda annesini kaybederek başladı dünya imtihanına. Babası zengin ve köylerinin ileri gelen insanlarından birisiydi. Alimlere saygı duyan ve meclislerinde bulunan bir zattı. Çocuklarının da alim olmasını istiyordu. Onları İslami ilimler alanında eğitmesi için bir hoca vazifelendirmişti. İlk defa bu vesileyle ilim öğrenmeye başlayan Muhammed Emin Er, hocasından elif-ba ve Kur’an okumayı öğrendi.

Muhammed Emin Er

İlerleyen zamanlarında ise babasını da kaybetti. İlme aşık zamanlarında babasını kaybettiği için çalışmak zorunda kaldı. Çobanlık yaparken kendi çabaları neticesinde Osmanlıcayı öğrendi. Hiçbir hocadan eğitim almadan Osmanlıca’yı öğrenmesinden dolayı halktan bazı kimseler “Hızır rüyasında ders veriyor.” dahi dediler. Kendisi, öğrendikleriyle yetinmiyordu. Daha fazla ilim öğrenmek istiyordu. Kuran’ı anlamanın en sağlam yolu olan Arapça’yı da öğrenmeyi arzu ediyordu. Bunun için sarf, nahiv, belagat gibi ilimleri okuyacaktı. Köylerinde bu ilimleri okutacak hoca olmadığından dolayı ilim muhaciri olmaya karar verdi.

ahlak risalesi
Ahlak Risalesi

Suriye’ye gidip orada bu ilimleri tahsil etmek istiyordu ancak çeşitli sebeplerden dolayı gidemedi. Adana, Bursa, Isparta, İstanbul gibi şehirlerde bazı alimlerden sarf, nahiv, belagat, fıkıh, mantık, kelam ilimlerini tahsil etti. İlim tahsil ederken birçok alim ile beraber olma fırsatı buldu. Şeyh Muhammed Ma’şûk b. Şeyh Muhammed Ma’sûm’dan icazet aldı. Said Nursi Hazretleriyle görüşme fırsatı elde etti. Bunun dışında Muhammed Emin Er Hoca, birçok mürşidin terbiyesinden geçti. Ama hiçbir zaman Suriye’de ilim okumak isteğini gönlünden çıkarmadı. Netice olarak Allah ona gönlünden geçeni nasip etti. Suriye’de birçok alimin ve mürşidin eğitiminden geçti. Suriye dönüşünde vaizlik ve imamlık gibi görevler icra etti ve ölene kadar ilimle meşgul olmaktan geri durmadı.

Davetçi Bir Alim

Muhammet Emin Er hoca

Az uyuyan, az yemek yiyen, giyimi ile insanlara örneklik teşkil eden, küçük veya büyük demeden haramlardan uzak durmaya gayret eden, ilmin sorumluluk gerektirdiğinin şuurunda olan Emin Er Hoca, Türkiye’de birçok davet çalışmasında bulunduktan sonra öğrendiklerini yaşamak ve insanlara anlatmak üzere davetçi kimliğiyle bazı yolculuklar gerçekleşti. İslam dünyasının birçok ülkesini gezdikten sonra Danimarka, Almanya, Amerika gibi ülkelerde davet çalışmalarında yer aldı. Bu ülkelerde birçok alim, aktivist ve davetçi ile görüşme fırsatı bulan Er, Allah’ın kendisine verdiği her nefesi onun rızası uğruna sarfetmek için gayret etti.

Mücahid Bir Alim

İlminin arkasına saklanmak yerine, ilmiyle toplum meydanında bulunmayı tercih eden Muhammed Emin Er Hoca, Allah’ın “Mü’minlerden -özür sahipleri müstesna- oturanlarla, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olamaz. Allah, malları ve canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından oturanlara üstün kılmıştır.” (Nisa Suresi, 95. Ayet Meali) emri ilahisi gereği cihad meydanlarında da bilfiil bulunmuştur. Afganistan’ı işgal eden Ruslara karşı başlatılan cihada iştirak ederek orada bazı komutanlarla görüşmeler yapmıştır. Yetmiş yaşında Afganistan dağlarında şehadet peşinde koşan Muhammed Emin Er Hoca, davetin yaşa bakmadığını tüm Müslümanlara ispatlamıştır. Her daim şehadete koşmanın, insanları hakka davet etmenin önemini bizzat yaşayarak göstermişti.

Hatiralarim kitabi
Hatıralarım

Bir Müslümanda bulunması gereken ilim, davet ve cehd gibi dinin temellerini kendisinde bulunduran, ömrünü ilme adayan, davet için ülkeden ülkeye koşturan, kafirden korkmadan toplumsal alanda kavga veren Muhammed Emin Er Hocanın hayatı müminler için bir ibret vesilesi olmalıdır. Zira kendisi, beklediğimiz neslin örnek şahsiyetlerindendir. Eserleri;

  • Akaid Risalesi
  • Hatıralarım
  • Tasavvuf Risalesi
  • Fıkhı Batın
  • Akide, Kelam ve Fıkıh Meselelerine Fetvalar
  • Dört Mezhebe Göre Namaz Risalesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir