İSLAM: Muhterem hocam, vadeli veya taksitli satışlar diyince Müslümanlar arasında tartışılmakta olan faiz midir? Değil midir? Sorusu geliyor akla… isterseniz önce faiz hakkında biraz bilgi veriniz.
M. Emin ER: Meseleye bu zavideyen bakmakta büyük fayda var. Sizin de dediğiniz gibi bu konuya başlamadan önce Kur’an-ı Kerim’in ortadan kaldırmış olduğu cahiliye devri faiz faaliyetlerine bir bakmak, haram kılınan faiz nedir? Önce onu anlatmak lazım. Ayet-i Kerime’nin tefsirlerine baktığımızda şunları görmekteyiz.
Katade’nin rivayetine göre cahiliye faizi şöyle icra olunurdu. Bir kişi herhangi bir mal satardı. Ödeme müddeti gelince de malı alan şahsa “ben senin borcunu erteleyeyim, ama sen de bana şu kadar ziyade et” derdi.
Mücahid’in rivayetine göre de ister satış yoluyla, ister borç vermek yoluyla meydana gelen herhangi bir borç zamanı gelince alacaklı tarafından istenir, borçludan yok cevabı alınırsa, alacaklı borcu belli bir ziyade miktar için belli bir süre ertelerdi. Cessas’ın rivayetinde ise, cahiliye faiz faaliyetinin şöyle cereyan ettiği naklediliyor: kişi borç verirken daha işin başında verdiği o borca belli bir fazlalığı ekliyordu.
Fahri Razi de bu hususta şunları kaydetmektedir. Cahiliye devrinde bir şahıs borç verirken alana her ay şu kadar fazlalığı bana vereceksin der, anlaşmanın bitiminde de verdiği ana parayı geri alırdı. Bu son faiz işlemi yakın zamana kadar tatbik edilmiyorken yeni çıkarılmış olan –KAR ORTAKLIĞI VE HİSSE SENETLERİ- ile icra olunmaya başlandı.
İSLAM: Bu girişten sonra vadeli satışlar meselesine geçebiliriz zannediyorum. Vadeli satışlarda faiz söz konusu mudur?
M. Emin ER: Yukarıda faiz işlemlerinin hepsini saydık. Bu günkü vadeli satışlarla saydığımız faiz işlemleri arasında hiçbir benzerlik yoktur. Yani Katade’nin, Mücahid’in, Cessas’ın ve Razi’nin rivayetleri ile vadeli satışlar arasında… Vadeli satışlar bu dört suretten halidir.
İSLAM: Aradaki farkı biraz daha müşahhas olarak anlatır mısınız?
M. Emin ER: Anlatalım. Faizde para kaybı olmadığı gibi bir de ana paranın üstüne şu veya bu sebeplerle fazlalık alınır. Zarar katiyetle yoktur. Ama vadeli satışlarda zarar da olabilir kar da… İşte faizle vadeli satışlar arasındaki temel fark budur. Nitekim faiz haram kılındığında faizcilik yapanlar dediler ki, “biz 100 dirhem (devrin para birimlerinden) verir belli bir vade sonunda 120 olarak alırız. Başka birisi de bir malı altı ay vade ile 120 dirheme satar. Niye birisi haram diğeri caiz oluyor. Arada ne fark vardır?” Bunun üzerine Allah c.c. onları red ederek “Allah satışı helal, faizi haram kıldı” (Bakara 275) buyurdu.
Bu husus bizim de bizzat gördüğümüz bildiğimiz bir şeydir. Misal verirsek daha iyi anlaşılır. Tanıdığım bir şahıs Antep fıstığının kilosu 30 tl iken altı ay vade ile 33 tl üzerinden satış yaptı. Halbu ki altı ay sonra o şahıs parasını alırken fıstığın kilosu 40 tl’ye çıkmıştı. Dolayısıyla bu şahıs kilo başına 7 tl zarar etti. Bir diğer tanıdığımız 1000 kilo fıstığını 60 – 70 tl bir fiyat üzerinden bir sene vade ile sattı. Bir sene sonra onun parayı teslim alacağı gün fıstığın fiyatı 150 – 160 tl’ye ulaşmıştı. İşte faizle iş görme haliyle bu durum arasındaki fark.
İSLAM: Fıkıh ilmi içerisinde vadeli satışlarla ilgili hükümler nelerdir?
M. Emin ER: Vadeli satışlar meselesinin cevazı fıkıh ilminde o kadar açıktır ki, imamlarımız bunu zikretmeye bile lüzum görmemişlerdir. Kitab-ulvekale kısımlarında şöyle bir kayır vardır:
– Bir kişi başka bir kişiyi kendisine ait bir malı satmak için vekil tutsa, vekil de malı vadeli olarak peşin fiyatı üzerinden satsa, bu vekil azlolunur, vekaleti düşer. Çünkü vekil tutan kişi benim malımı borç ile sat derken herkesin bildiği bir şeyi, yani peşin fiyatından daha yüksek bir fiyatla satmasını kastetmiştir. Vekil ise hem vade vermiş, hem de peşin fiyatı üzerinden satmıştır ki, bu müvekkilin emrine muhaliftir. Onun için de azledilir. Zira borçlu satış peşin fiyatından ziyadeli satıştır.
Bu da gösteriyor ki, eskiden beri borç ile satılan mal için peşin fiyata satılan maldan daha fazla bir fiyat alınmaktadır.
Diğer bir mesele de şudur ki, bu mesele –bey’ (satış) kitaplarında – zikredilir. İbn-i Abidin ise hem bey’ kitabında, hem de kitab-ul feraizden evvelki mesail arasında zikreder. Özetle
– Bir şahıs bir malı satmış olsa, peşin fiyatıyla diyelim ki altı aylık vadesi arasındaki toplam farkın bölümü neticesinde her aya beş dirhem vade farkı düşüyor olsa, malı alan kişi üç ay sonra vefat ettiğinde bu şahsın mirasçıları borcu öderken sadece 15 dirhemlik bir fark ekleyerek öderler. Buradaki hesaba göre (üç ay sonra olduğu için) 115 dirhem öderler. –
Bu misal de vadeli satışların cevazına delil olmaktadır.
İsterseniz Resulullah s.a.s.’in tatbikatına da bakalım.
İSLAM: Tabi.
M. Emin ER: Ebu Said el-Hudri’den Buhari ve Müslim ittifakla zikrediyorlar. Peygamber s.a.s. “Altın altına, gümüş gümüşe, buğday buğdaya, arpa arpaya, hurma hurmaya, tuz tuza (bu altı şey) mislen misil (yani bir olacak ziyade olmayacak) yed biyed (veresi de olmayacak peşin olacak) satılmalıdır. Eğer ziyade olursa bu faizdir.” Buyuruyor. Yani cinste birlik olacak, bu bir. Ya tartı ya da ölçekte de birlik olacak bu da iki. Bir de peşin olacak.
Bundan sonra müçtehidlerin görüşleri ikiye ayrılmaktadır. Şöyle ki: Bazı müçtehidlere göre faiz bu altı şeyde olur, başka maddelerde yoktur.
Ebu Hanife ve ona tabi olanlara göre ise, bu altı maddedeki faizin illeti (sebebi) şudur:
Bu altı şeyde cinsiyet birliği vardır. Tartı veya ölçek birliği de şart koşulmaktadır. Peşin olması da gerekmektedir. Öyleyse herhangi bir şeyde cins; ölçek veya tartı birliği olur, bir de borç ile ziyadelikle verilirse o satış faiz olur.
Bir diğer hadis-i şerif ki, yine Said el-Hudri’den Buhari ve Müslim ittifakla kaydediyorlar: “Resulullah s.a.s.(ashabtan) birisini Hayber’e harac amili tayin buyurdu. Sonra bu zat Hayber’den cenib (iyi cins bir) hurması ile geldi. Resulullah s.a.s. buna:
– Hayber’in bütün hurmaları böyle midir? Diye sordu. O da:
– Vallahi hepsi böyle değildir ya Resulullah! Biz bu güzel hurmadan bir sa’ı (o devrin ölçeği) iki sa’ (adi) hurma ile yine (bu iyi hurmadan) iki sa’ı üç sa’ (adi) hurma ile değiştiririz.
– Böyle yapma. Adi hurmayı para ile sat. Sonra o para ile cenib denilen hurmadan al, buyurdu”.
İSLAM: Efendim, bir de “bir satışta iki satış caiz değildir” denilerek vadeli satışların caiz olmadığı söyleniyor.
M. Emin ER: Sorunuzu bir misalle genişletelim. 100.000 tl kıymetinde bir buzdolabı satıcı tarafından alıcıya “peşin alırsan 100.000, veresiye alırsan 120.000” diye takdim ediyor. Böyle bir şey söylemek menhi değildir. Böyle söylüyor ve peşin fiyatı üzerinden veya vadeli fiyatı üzerinden sonunda anlaşıyorlar. Netice itibariyle tek fiyat üzerine akdetmiş oluyorlar. Bu, faiz değildir, menhi (yasaklanmış) da değildir. Caizdir.
Hadisdeki yasak olan şekli şöyledir:
“Sattım sana şu buzdolabını, peşin olursa 100.000, vadeli olursa 120.000” işte bu yasaktır. Çünkü icap kelimesini kullandığı zaman müşterinin hangisini kabul edeceğini bilmediğinden dolayı caiz olmaz.
Yukarıda söylediğim bir hususu tekrar ediyorum ki herhangi bir mezheb kitabında bu hususa ait bir ihtilaf yoktur. Öylesine açık bir meseledir ki, yazmaya bile lüzum görmemişlerdir. Ama falan kitapta vardır, diye delil getiren olursa onu da kabul ederiz. Getirsin görelim.
İSLAM: Allah c.c. razı olsun hocam.