Ufuk DAĞLIOĞLU’nun Seyda’dan tuttuğu ders notlarına devam ediyoruz.
1.4. Tevhid
Tevhit üç kısımdan oluşmaktadır. Bunlardan birinin olmaması ya da zedelenmesi tevhit inancını bozar. Tevhidin üç kısmı şunlardır:
- Tevhid-i Rubûbiyet.
Allah Teâlâ’yı rab olarak tek kabul etmektir. لا خالق ولا مؤثر غير الله (Allah’tan başka yaratan ve tesir eden yoktur) ifadesi rubûbiyette tevhidi ortaya koymaktadır.[1]
- Tevhid-i Ulûhiyet (Tevhid-i Ubûdiyet).
Allah Teâlâ’dan başka ibadet, kulluk edilecek yoktur. لا معبود غير الله ifadesi bu tevhidi ortaya koymaktadır.[2]
- Tevhid-i Sıfât ve Esmâ.
Allah Teâlâ’yı isim ve sıfatlarında tek kabul etmektir. İmam Senûsî elli tanesini saymış, İmam Becurî bunlardan on bir kadarını çıkarmıştır. Tevhid-i esmâ ve sıfâtın üzerine bina edildiği dört husus vardır:
- Allah Teâlâ’nın isimleri “hüsnâ”dır. Yani en güzel, en zirvedir.
- Onun esmâ ve sıfatları tevkîfîdir. Dolayısıyla bunlarda artma ve eksilme olmaz.
- Allah Teâlâ nefy ve isbât ile mevsuftur. İsbât temsilsiz olmalıdır. Zira Kur’ân’da “Allah’ın eli” ifadesi yer almaktadır. “Allah’ın eli var” dersek temsilsiz isbât teşbih olur ki Allah Teâlâ yarattığına benzetilmiş olur. Nefy de ta’tilsiz olmalıdır. “Allah’ın eli yok” dersek o zaman da ta’til[3] ederiz ki her iki görüşte batıldır.[4]
Burada yeri gelmişken Emin Er Hocamızın müteşâbih âyetlere bakışından bahsetmek uygun olacaktır. O selefin genelinin bakışıyla meseleye yaklaşmaktadır. Örneğin Kur’ân’da yer alan “Allah’ın eli” ifadesinin anlaşılmasında muattile ve müşebbihe mezheplerinin görüşlerini benimsemez. Birisinde Allah Teâlâ yarattığı varlığa benzetilirken, diğerinde ayetteki ifade yok sayılmaktadır. O, bu ifadeyi “Allah’ın kudreti” olarak tevil etme cihetine de gitmez. Ona göre “Allah’ın eli” ifadesi Allah Teâlâ’ya layık bir sıfattır. Allah Teâlâ bu sıfatın içeriği hakkında bize bilgi vermemiştir. O, “Bu ona layık bir sıfattır” denilerek iman edilmesi gerektiğini, içeriğinin bilinemeyeceğini ifade eder.
Allah Teâlâ’yı zât, sıfât ve fiillerinde tek kabul etmekle iman oluşur. Allah’a (c.c.) “Ârif” diyemeyiz, “Âlim” deriz. Onun ismini tercüme edemeyiz.[5]
“Her Müslümanın Allah Teâlâ ve Peygamberler hakkında vâcib (zorunlu), câiz (mümkün) ve mümteni (muhal) olan sıfatları bilmesi farz-ı ayındır. 50 maddede özetlenen bu inanç esaslarının 41 tanesi Allah’ın sıfatları hakkındadır[6] ki Kelime-i Tevhid’in birinci kısmı olan “La ilahe illallah”tan alınmıştır. Geriye kalan 9 tanesi de peygamberlerin sıfatları hakkındadır[7] ki Kelime-i Tevhid’in ikinci kısmı olan “Muhammedu’r-resûlullah”tan alınmıştır.[8] Bu 50 akideyi bilmek yeterli olup tek tek saymak gerekli değildir.
Mükelleflerin Allah Teâlâ hakkındaki genel inanç esaslarını toplu olarak bilmeleri zorunlu olup bu genel esaslar şu üç cümleyle özetlenmiştir:
- كل كمال على الله واجب: Her mükemmel şey Allah için vaciptir. Örneğin havada uçan bir zerreyi bilmek mükemmelliktir. Öyleyse Allah Teâlâ’nın bunu bilmesi yani ilim sıfatıyla muttasıf olması zorunludur.
- كل نقص على الله محال: Her türlü noksanlık, eksiklik Allah Teâlâ için muhaldir. Yani onun hakkında eksik bir sıfat düşünülemez, imkânsızdır. Örneğin cahillik Allah için muhaldir. Zira bilgisizlik bir eksiklik olup gerçek ilahta bu noksanlık bulunamaz.
- كل ممكن على الله جائز: Mümkün olan her şey Allah Teâlâ için câizdir. Örneğin kullarına “Minareyi sırtlanın” diyebilirdi ama böyle yapmamıştır. Dilediğine kız, dilediğine oğlan çocuğu verebilir, dilediğine de vermeye bilir. Bunların hepsi Allah Teâlâ için câizdir.[9]
[1] Er, Mecmûatu’l-Furûdi’l-Ayniyye fi’l-Akîdeti ve’l-Fıkhi ve’l-Ahlâki’s-Seniyye, 9.
[2] Er, Mecmûatu’l-Furûdi’l-Ayniyye fi’l-Akîdeti ve’l-Fıkhi ve’l-Ahlâki’s-Seniyye, 10.
[3] Ta’tîl; Allah’ın zâtını sıfatlarından tecrit etmektir.
[4] Er, Mecmûatu’l-Furûdi’l-Ayniyye fi’l-Akîdeti ve’l-Fıkhi ve’l-Ahlâki’s-Seniyye, 37.
[5] Er, Mecmûatu’l-Furûdi’l-Ayniyye fi’l-Akîdeti ve’l-Fıkhi ve’l-Ahlâki’s-Seniyye, 37.
[6] Bu 41 inanç esası için bkz. Er, Allah Katında Din, 45-47.
[7] Bu 9 inanç esası için bkz. Er, Allah Katında Din, 47-48.
[8] Er, Allah Katında Din, 45.
[9] Er, Allah Katında Din, 47.