İslam’ın Rükünleri

İslâm’ın Rükünleri (Çok yönlü bir İslam âlimin kırk yıllık ilmî çabasının öz mahsulü)

Ufuk DAĞLIOĞLU

Bir keresinde hafta içi Ankara’ya yolum düşmüştü. İşlerimi bitirince rahmetli Muhammmed Emin Er Hocamızın evine ziyarete gitmiştim. Karşısında beni ve arkadaşımı görünce selamımızı alıp hâl hatır yapmadan hemen soru sordu: “Söyleyin bakalım İslam’ın rüknü kaçtır?” Verdiğimiz cevaplar karşısında; “Biz bunu bilmiyoruz” desenize. İslam’ın rüknü üçtür. İman, İslam ve ihsandır” diyerek başladı anlatmaya. Ben yanımda bulundurduğum küçük not kağıtlarına not almaya başlayınca hemen yanından bir tutam A4 kâğıdı sundu; “Bunlara yaz” dedi. Ben şaşırdım, zira daha önce böyle bir şey hiç yapmamıştı. Sebebini daha sonra anladım. Tam bir buçuk saat İslam’ın rükünlerini anlattı. Sonra da bana; “Bak evladım! Ben sana anlattığım bu konuları İngiltere’de, bir Ramazan ayı boyunca Müslümanlara her akşam bir saat anlattım. Sana ise bütün bunları bir buçuk saate anlattım. Hafta içi mücerret ziyaret istemiyoruz. Çünkü biz ömrümüzün kalanını Allah’a vakfetmişiz. Tamam mı” dedi. Ben aradığımı bulmuştum. Çünkü Emin Er Hocamızın ders ve sohbetlerini not alırken din hakkında zihninde olgunlaştırdığı bir sistematik bilginin varlığını fark etmiştim. Bunları parça parça not etsem de birleştiremiyordum.

Biz bu çalışmamızda Mehmet Emin Er Hocamızın bize anlattığı İslam’ın rükünlerinden hareketle özellikle imanın tanımı ve küfür meseleleri üzerinde, biraz da ihsan/tasavvuf konusu üzerinde durmaya çalışacağız. Bütün bu konuları ele alırken öncelikle “Din nedir?” sorusundan hareket edip bilahare İslâm’ın tanımını ele alarak dinin erkânını, din ve mezhep arasındaki farkları ortaya koymaya çalışacağız.

Haftalık ele alacağımız konular sırasıyla şöyle olacaktır:

  1. Din Nedir?
  2. İslâm Nedir?
  3. İslâm’ın Rükünleri Nelerdir?

C.1. İman.

1.1. İmanın tanımı.

1.2. İmanın rükünleri.

1.3. İcmâlî ve tafsîlî iman.

1.4. Tevhit.

1.5. Küfür nedir?

1.6. Küfür, şirk ve nifak çeşitleri.

C.2. İslâm.

2.1. Amel-i sâlihin tanımı.

2.2. Amel çeşitleri.

C.3. İhsan.

3.1. İhsanın tanımı.

3.2. Tasavvufun erkânı.

3.3. Tasavvufun vâcibâtı.

3.4. Batinî haramlar.

3.5. Allah’a itaat etmeye mâni olan dört engel.

3.6. Nefse ârız olan dört husus.

3.7. Nefse gereken beş hususiyet.

3.8. Nefs hastalıklarının tedavileri.

3.9. Şeytanın hileleri ve bu hilelere karşı çözüm yolları.

3.10. Tövbe, şartları ve erkânı.

3.11. Râbıta.

  1. Din Nedir?

Dinin farklı tanımları vardır.

  • Yani karşılık anlamına gelir. Bu sözlük anlamıdır.
  • İnsanların kendi hür iradeleriyle tercih ettikleri, onları bizatihi hayırlara sevk eden, dünyada salâha, ahirette felâha ulaştıran ilahi vaz‘ (hüküm/kanun)dır.

‘Dünyada salâha’ demek; iyi, güzel, hoş, adilane, faydalı şeylere ulaştırması demektir. Felâhın ise iki anlamı vardır. Umduğuna kavuşmak, korktuğundan emin olmak. Yani din korktuğumuz cehennemden bizi korurken, umduğumuz cennete kavuşmamızı sağlamaktadır. Bunun en güzel örneği kapıları olmayan bir şehre uğramış olan Zü’l-Karneyn’in o şehir halkı hakkındaki kanaatidir.

  • Yüce Allah’ın Resûlü lisanıyla insanlara beyan ettiği beş hükümdür.

Bu beş hüküm; farz, haram, mendûb, mekrûh ve mubahtır. Bu beş hüküm usûlcülere göredir. Burada vâcib hükmü farzın içine, sünnet de mendûbun içerisine dahildir. Dolayısıyla mezhepler bir meselenin hükmü hakkında bu beş hükümden herhangi birisi üzerinde ittifak etmişlerse o dindir. İhtilaf etmişlerse içtihattır, mezheptir. Örneğin abdestte yüzün yıkanmasının farz olduğu hakkında ittifak vardır. Dolayısıyla yüzün yıkanmasının farz oluşu dindir. Ancak yüzün sınırlarının neresi olduğu konusu ihtilaflıdır. Kimine göre ağız ve burun içi yüzden sayılırken, kimine göre yüzden sayılmamaktadır. Dolayısıyla bu görüşlerden birini kabul edip diğerini reddetmek/tercih etmemek dini reddetmek anlamına gelmez. İçtihatlardan yani mezhep görüşlerinden birini tercih edip diğerini kabul etmemek anlamına gelir. Başörtüsünün farz olduğu hakkında ittifak vardır. Dolayısıyla bu dindir. Reddedilmesi küfre götürür. Zira o itikâden farzdır. Uygulama açısından ise fürûdur. Yani başörtüsünün farz olduğunu kabul eden biri bu emri çiğnerse dinden çıkmış olmaz, âsi/fâsık olur. Şarap için de aynı durum söz konusudur. Şarap içmek ittifakla haramdır. Öyleyse onun haram hükmü dindir. Birisi; “Şarap içmek haram değildir.” demekle küfre girerken bir diğeri haram oluşunu kabul ettiği halde çokça içki tüketse bile dinden çıkmış sayılmaz, fâsık olur.

  • Din, din-i nâkıs ve din-i kâmil olmak üzere ikili tasnifle de ele alınmıştır.

Yüce Allah (c.c.) bizden hem iman hem de amel istemiştir. Kişi hem iman eder hem de amel-i sâlih yaparsa bu kişinin dinine din-i kâmil adı verilir. Bu din kişiyi doğrudan cennete götürür. Nitekim Asr suresinde bu durum açıkça ortaya konmuştur. Ancak kişi iman ettiği halde imanının gereği alan amel-i sâlihi yerine getirmezse bu dine din-i nâkıs adı verilir. Bu din sahibini ebedi cehennemde kalmaktan kurtarabilir. Allah’ın lütfu olmaz ise doğrudan cennete götüremez.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir