PEYNİR VE MARGARİNLERİN HÜKMÜ

Ehli kitabın kestiklerinde esas olan Maide suresindeki ayetin, Buhari’deki hadislerle, Hayber gününe ait diğer hadisi şeriflerin, sahabenin fiillerinin ve imamların kitaplarının delaletiyle mutlak manada helal olmasıdır. Ancak Müslüman kesen kişinin Allah’tan başkasının adını andığını kulağı ile duyarsa, yahut o kimsenin hayvanı leş haline getirdiğini veya boğarak öldürdüğünü veya döverek öldürdüğünü ya da buna benzer bir tarzda Allah’ın ize haram kıldığı şekillerden bir şekil üzere öldürdüğünü gözleri ile görürse: – Size leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kesilmiş olan, boğulan, dövülerek öldürülen, yuvarlanıp ölen… haram kılınmıştır.- Ayet-i Kerime’sinin hükmünce haram olur. Dolayısıyla bundan yemeyiz. Allah’ın ruhsat verdiğinden yeriz. Yine Allah Teala buyurmuştur ki; “Bugün size temiz nimetler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin kesikleri de size helaldir.”

Birinci Ayet-i Kerime ile Allah’ın bize haram kıldıklarını öğrenir ve bunlardan uzaklaşırız; ikinci Ayet-i Kerime ile de Allah’ın bize helal kıldıklarını öğreniriz ve dolayısıyla teftiş yaparak nefsimize zorluk vermemiz uygun olmaz. Yüce Allah’ın buyurduğu gibi Allah’ın dini kolaydır: “Allah dininde üzerinize bir zorluk çıkarmamıştır.”

Sahih-i Buhari’de de Enes bin Malik’den:

– Bir Yahudi kadının Resulullah’a zehirli koyun eti getirdiği, resulullah’ın da ondan yediği, sonra kadının Resulullah s.a.s.’in yanına getirildiği ve buna öldürmeyecek miyiz diye sorulduğuında, onun da hayır diye cevap verdiği rivayet edilmiştir.

Yine Buhari’de Abdullah bin Muğaffel r.a.’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Hayber kalesini kuşatmış idik. Arada bir kişi içerisinde etler, yağlar bulunan bir dağarcık attı. Canım onu almayı istedi ona doğru yöneldim. Birden Resulullah s.a.s.’ı gördüm. Ondan haya edip çekildim. Sahih-i Müslim’de –bir de Resulullah s.a.s.’in tebessüm ettiğini gördüm- şeklinde ziyade edilmiştir.

Ebu Davud et-Teyalisi ise sonunda Resulullah s.a.s. ise o senin olsun dedi şeklinde ziyade yapmaktadır.

Ezher üniversitesi profesörlerinden Ahmet eş-Şirbasi’nin yayınladığı “YESELUNEKE”  adlı kitapta:

Müslüman için ister doğuda olsun, ister batıda olsun ehli kitabın yemeğini ve kestiklerini yemek helaldir. Çünkü Allah Teala Maide suresinde bunları bize helal kılmıştır.

Fakihler eğer bir Müslüman hayvan kesilirken yanında bulunmaz ve ne şekilde kesildiğine dair bir şey bilmezse, kesen kişi ister Allah’ın adını anmış olsun, ister olmasın kitabinin kestiğini yemenin ona helal olduğunu takrir etmişler.

Ancak Müslüman’ın Kur’an’ın “Allah’tan başkası adına kesilen …” derken işaret ettiği üzere  kesicinin üzerine Allah’tan başka bir mabudun adını andığını bildiği bir hayvanın etinden yemesi helal olmadığı gibi, dini olmayan bir kişinin kestiğini yemesi de helal değildir.

Kesme ne çeşit aletle olursa olsun caizdir. Hatta bir kerede boynunu tamamen koparsa bile, ense tarafından kesse bile kesme işi caizdir denilmektedir.

Şems-ul Eimme’nin Mebsut’unda: -Hıristiyanlar “Allah üçün üçüncüsüdür” deseler bile onların kestikleri mutlak olarak yenilir deniliyor. Et-Timurtaşi’nin de fetvalarında dediği gibi delillerin muktezası caiz olmasını gerektirir. Evla olan ise İbn-i Hümam’ın da tahkik ettiği üzere –zaruret haricinde onların kestiklerini yememek ve onların kadınlarıyla evlenmemektir- denilmektedir.

Ürdün müftüsü şeyh Abdullah El-Kaykayli’nin fetvalarında da şöyle deniliyor:

Kabul edilen kavle ve alimlerin cumhuruna göre ister sahih din üzerine olsun, isterse değişmiş, farklılaşmış ve ilk dinlerine muhalif bir şekle girmiş şekliyle ehli kitabın bu günkü dini üzere olsun, her kitabinin kestiği helaldir.

Fakihlerin ittifak ettikleri bir husus da bir kitabinin bir Müslüman’a et takdim etmesi halinde onu yemesinin helal olacağı, kesiliş şekli üzerinde “acaba üzerine Allah’ın adını andı mı, yoksa anmadı mı?” diye şüpheye düşmesinin ve bu konuda kendisine eti takdim eden kişiye bir şey sormasının uygun olmayacağıdır.

Bir de –eğer biz bir kitabinin tavuğun boynunu çekmek, üzerine Allah’tan başkasının adını anmak gibi bizim dinimizde caiz olmayan şekillerden bir şekil üzere kestiğini görürsek mübah olmaz. Bu hal üzere görmediğimiz takdirde mübahtır.- diyenler vardır. HANEFİLER bunlardandır. Onlar kitaplarında geldiği üzere kestiği hayvan için Allah’tan başkasının adını anarken duymadıkça kitabinin kestiğini mübah saymışlardır.

Zikredilenin helal olduğu hükmüne sahih bir hadis-i şerifte; Yahudilerin Resulullah s.a.s.’e kızartılmış koyun eti takdim ettiklerinin ve kesme işinin nasıl olduğuna, kimin kestiğine, keme anında yalnız Allah’ın adının anılıp anılmadığına dair bir şey sormaksızın ilk olarak yemeğe kendilerinin ve bazı ashabın başladığının rivayet edilmesi de bir delil teşkil etmektedir. Aynı şekilde peygamber s.a.s.’in ashabı da ehli kitabın takdim ettiği ve içinde et bulunan yiyecekleri eti kimin kestiğini ve nasıl kestiğini sormaksızın yiyorlardı. Hz. Peygamber s.a.s.’in soruyu terk etmesinde Allah’u Tealanın ehli kitabın kesimde uygun gördükleri şekliyle kitabinin kestiğini mübah kıldığına delalet vardır.

Şeyh Muhammed Cevad es-Sekali’nin fetvasında da:

– Müslümanın bugün yaşayan gerek Yahudi gerek Hıristiyan olan ehli kitabın kestiğini yemesi helaldir, temizdir. İbn-i Cerir, İbn-i Münzir ve Beyhaki süneninde İbn-i Abbas’tan Ayet-i Kerime’deki “yemeklerden” kastın kestikleri olduğunu rivayet etmişlerdir. Sahabe ve Tabiin de bunun üzerine icma etmişlerdir.

Temiz kesmenin dışında boğmak, kafasına vurmak gibi öldürdüklerinin yenmesi müslümana helal olmaz. Çünkü bu Kur’an’ın nassına göre leştir. Kendileri yeseler de tıpkı yiyeceklerinde onlarda helal bizde haram olan domuzu yemediğimiz gibi bunları da yemeyiz.-

Nijerya kadul-Kudatı şeyh Muhammed Ebubekir Mahmud Game’nun fetvasında:

Bugünkü ehli kitap kafirleriyle Kur’an-ı Kerim’in indiği zamanki babaları arasında bir fark yoktur. Onlar teslis inancına sahip olmakla İsa’yı rabbine (evlat olarak) nisbet etmekle ve o Allah’tır demekle küfre düşmüşlerdir. Tevrat’ı ve İncili değiştirenler dinlerinde aşırılığa gidenlerdir. Davud’un diliyle ve Meryem oğlu İsa’nın diliyle lanetlenmişlerdir. Peygamberi öldürüyor ve onları yalanlıyorlardı. İçlerinde maymunlara, domuzlara dönüştürülenler ve tağuta kulluk edenler olmuştur…

Bu gün ortaya çıkardıkları pisliklerden hangisi geçmişlerine göre ülfete ve lütfe daha yakındır?

Ahmed eş-Şirbasi diyor ki;

– İster doğudan olsun ister batıdan olsun halkının İslam dışında semavi bir dine bağlandığı bölgelerin herhangi birinden bize ulaşan etleri yememiz helaldir. Onun hakkında soru sormamız veya kesiş şeklini incelememiz şart değildir. Allah bize onların yiyeceklerini helal kılmıştır ve kesilen hayvanlar da yiyeceklerindendir. Bunun gibi şah damarları ve yutakları (hulkum) kesildiği veya boğazı tamamen koparıldığı müddetçe mekanik usulle kesilenleri yememiz de caizdir.-

Margarinlere (yukarıdaki tafsilatıyla anlattığımız ölçüler içerisinde hakikaten) murdar olan hayvanların veya domuzun yağından karıştırılmış olduğu kesinlikle bilinirse yenilmesi haramdır. Karıştırılmadığı bilinirse o zaman da kesinlikle mubah olur. Ama katılıp katılmadığı kesinlikle sabit değilse helaldir, mubahtır. Sadece söylentiyle hiçbir şeye haram diyemeyiz.

Muttaki Müslüman için en iyisi –ona ihtiyacı yoksa- kullanmaya mecbur değilse böyle şüpheli şeyleri terk etmektir.

Bu margarin ve peynir fabrikaları Müslüman heyet tarafından gezilerek yerinde bizzat müşahede edilerek rapora dökülürse o rapor üzerine ve gerçekten haramlığını gerektiren bir husus varsa haramdır denilebilir.

 

PEYNİR MAYASI

Soru: Peynirlerde kullanılan hayvandan elde edilme mayanın hükmü nedir?

M. Emin ER: Peynir mayası domuzdan elde edilirse necistir ve Ulemanın ittifakıyla haramdır. Eğer ölü (murdar) hayvanlardan elde edilmişse fakihler bunda ihtilafa düşmüşlerdir. Şöyle ki; Cumhur-u Fukahaya göre necistir. Hanefi’lere göre temizdir. Aynı zamanda bu Ahmed bin Hanbel’den rivayet olunmuş İbn-i Teymiye de onu ihtiyar etmiştir. (Seçmiştir, benimsemiştir) Davud-u Zahiri’nin mezhebine göre de böyledir. İbn-i Hazm ise cumhura muvafakat etmiştir.

Mubah görenlerin delillerinin en kuvvetlisi peynir mayasının ölmediği görüşüdür. Çünkü onun helal olmasını sağlayan hayvanın hayatta olması değildir. Cumhurun delillerinin en kuvvetlisi ise, peynir mayasının necis bir kapta (yani murdar hayvanın vücudunda) mayalanacağı için necis olacağıdır.

Cumhur-u Ulema peynir mayasının necis olduğunu söylemelerine ve kestiklerini temiz saydıklarına rağmen rum ve mecus diyarlarından getirilip onlarca yapılmış olan peynirlere haram dememişlerdir.  Ancak biz peynir mayasının onların kestikleri (bizce murdar sayılan) hayvanlardan temin edildiğini bilirsek o zaman onların peynirleri haram olur.

 

PEYNİR

Soru: Kafir memleketlerinden ithal edilen peynirleri yemek helal midir?

M. Emin ER: Bazı Alimler Rum (Hıristiyan) ve mecus (ateşperest) diyarları gibi kafir diyarlarından ithal edilen peynirlerin haram olduğu ve yenilemeyeceği görüşündedirler ve şöyle demişlerdir:

Çünkü onlar peynire maya katarlar. Bu maya ise kestikleri hayvanlardan elde edilir. Kestiklerine de (bizce) murdar tabir olunur ve yenilmesi helal değildir. Bunlar Hz. Ömer r.a.’ın –Müslümanların ve ehli kitabın yaptığı peynirler hariç başka peynir yemeyiniz- sözü ile İbn-i Mesud’un –Müslümanların ve ehli kitabın yaptıkları peynirleri yiyiniz- sözünü delil getirirler. Maliki Alimlerinden bir cemaat de bu görüşü benimsemişlerdir.

Yukarıda da kaydettiğimiz gibi cumhur-u ulema rum ve mecus diyarları gibi kafir diyarlarından Rumlar ve Mecusiler tarafından yapılan sonra da Müslümanlarca ithal edilen peynirlerin haram olmadığı, ancak bu kafirlerin kestikleri (bizce murdar) hayvanlardan temin edilen maya ile yapıldığı bilinen peynirlerin haram olduğu görüşündedirler. Ve bu görüşlerine de İbn-i Ömer’in –Tebük’te Peygamber s.a.s’e peynir getirildi. O da bir bıçak istedi. Besmele çekti ve kesti- hadisi ile İbn-i Abbas’tan –Peygamber s.a.s. Mekke’yi fethettiği zaman bir parça peynir gördü ve bu nedir buyurdu. Acem toprağında yapılmış bir yiyecektir dediler. Peygamber de bıçağı peynire daldırınız, Allah’ın ismini zikrediniz ve yiyiniz buyurdular- hadisini delil getirirler.

Peynir mayasının daima hayvanlardan elde edilmesinin bir mecburiyet olmadığını, bilakis bazı otlar gibi temiz şeylerden de elde edilebileceğini öne sürerek kendilerine karşı çıkanların görüşlerini de reddederler.

 

NETİCE

Delillerin kuvvetli oluşundan dolayı cumhurun görüşüne uymak daha iyidir.

Allame es-Seyyid Muhammed Aliş diyor ki;

-Şayet onların peynirlerine hayvanlardan elde edilen peynir mayası koydukları tahakkuk ederse kesinlikle haramdır. Koymadıkları tahakkuk ettiğinde de kesinlikle mubah olur. (koyduklarından) şüphe ediliyorsa mücerred şaiaya (katılıyormuş, yapılıyormuş söylentisine) binaen mekruh olur ama haram olmaz. Çünkü yiyecek şüphe sebebiyle terk edilip atılmaz. Kafirlerin yaptıkları dokumada olduğu gibi görünen şekline itibar edilir.

İthal edilen peynirlerin domuzdan veya murdar hayvanlardan elde edilen maya ile mayalandığı açıkça belli olursa o peynirler haramdır. Domuz yağı katıldığı kesinleştiğinde de böylece haramdır. Ama peynirlerde domuz yağı ile, domuzdan veya murdar hayvanlardan temin edilmiş maya bulunduğu kesinlikle sabit olmazsa (yani katılıp katılmadığı tam olarak bilinmiyorsa) aslına ittibaen helaldir, mubahtır. Sadece söylenti ile hiçbir şeye haramdır diyemeyiz.

Yalnız dini esaslara düşkün olan Müslüman için en iyisi ona ihtiyacı yoksa dinini ve haysiyetini bu kötü şeylerden korumak için onu terk etmesidir. Şüphesiz ki Allah-u Teala doğruya muvaffak kılandır.

Muhammed Emin ER

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir