İSLAM: Muhterem hocam, İslam’da tedavinin yeri ve hükmü nedir?
M. Emin ER: İslam’a göre tedavi caiz olup, aslen sünnettir. Çünkü Hz. Peygamber s.a.s. hem tedavi olmuş, hem de tedavi olmakla emir buyurmuşlardır.
İslam’da tedavinin hükmüne gelecek olursak, hastanın ve hastalığın çeşidine göre bazen farz, bazen sünnet, bazen mekruh, bazen de haram olur. Birer misalle daha da güzel anlaşılır zannederim.
Hasta tedavi olmadığında hastalık tehlikeli bir hal alacaksa veya tehlikeli bir durum arz ediyorsa –mesela kırık, çıkık, şiddetli ağrı gibi- böyle bir zamanda tedavi farz olur. Tedavi yollarına tevessül etmeyen hasta asi olur. Çünkü tedavinin durumu, yani faydası açıktır burada.
Nezle ve benzeri hafif hastalıklardan tedavi sünnet mesabesindedir.
Bazı necis, şüpheli ilaçlarla tedavi mekruhtur.
Görülmesi yarar getirmeyecek durumlarda, sırf şüphe üzerine tedavi yapıyorum diye, kadınların galiz yerlerine bakmak haramdır.
Menfaati veya zararı kesinlikle bilinmeyen ilaçlarla, usullerle tedavi etmek veya tedavi olmak ta mübahtır.
İSLAM: Hasta olan bir kişi tedavi usullerine başvurmamakla sorumluluk yüklenmiş olur mu?
M. Emin ER: Tedavi çareleri aramak, kişi üzerine gereken vazifeler arasındadır.
Burada Hz. Ebubekir r.a.’ın bir sözünü naklederek mevzuya ait küçük bir inceliği de anlatmak isteriz.
Hz. Ebubekir r.a. hastalanıyor. Kendisine:
- Hekim (doktor) çağıralım mı? Diye soruyorlar. Diyor ki:
- Hekime müracaat ettim.
- Ne dedi?
- İstediğimi, dilediğimi yaparım dedi.
Aslında Ebubekir-i Sıdık r.a. bu sözüyle şunu demek istedi: “Hakimlerin hakimi Allah c.c.’dur ve bu hastalığı bana veren de odur. Derman verecek olan da o olduğuna göre, şifa dilemek için niye başka birine müracaat edeyim?
Şimdi bunu okuyanlar, mademki Hz. Ebubekir r.a. böyle söylemiş ve böylece tatbik etmiştir. Ben de böyle davranmalıyım diye düşünebilirler. Ama bu yanlış bir tatbikat olur. Çünkü yukarıda da ifade ettiğimiz gibi peygamber s.a.s. tedavi olmuş ve tedavi olmakla emretmiştir. Ve Peygamber s.a.s. sahib-i şeriattır. Ümmetine meşru olsun diyerek böylece yapmış ve emretmiştir.
Buradaki incelik şudur:
Hz. Ebubekir r.a.’ın Cenab-ı Hakk’a olan itimadı tamdır ve azimet olan tevekkülü tercih etmiştir. Yalnız “tevekkül” etmek herkes için caiz olmaz. Burada aslolan tedavi olmaktır ve tehlikeli durumlarda ehil olmayanların “tevekkül ediyoruz” diyerek tedaviyi terk etmeleri günahtır.
Bir Müslüman doktora müracaat etse de hastalığı tespit olunamaması veya doktorların sözleri birbirini tutmasa, verilen ilaçlar kar etmese, belki o zaman sadece tevekkül yeterlidir. Tedavi çaresi aramadan “tevekkül” etmek ancak ehl-i kemala ait bir hususiyet olup, bizim gibilerine yakışan tedavi yollarını araştırmaktır.
Burada bir inceliğe daha işaret etmekte fayda var. Müslüman bir insan doktora gidecek, ilaç kullanacak fakat derdin dermanını sadece Allah’tan bekleyecek. Çünkü doktor da, ilaç ta, diğer tedavi çareleri de birer sebeptir. Sebepten başka bir şey değildir. Cenab-ı Hak dertlerin şifalarını sebeplere bağlamıştır. Onun için de sebeplere sarılırız ve şifasını da Allah c.c.’dan umarız. Bize düşen sebeplere sarılıp şifayı Allah c.c.’dan beklemektir. Öyle yaparız.
İSLAM: Bir de avrete (vücutta bakılması haram kılınan yerlere) bakma meselesi var. Kimler hangi sebeplerle nerelere bakabilirler?
M. Emin ER: Bu konuda mutemet kitaplar, “zaruret olduğunda doktor erkek de olsa, -kadın doktor yok- kadın hastanın avretine, hatta avreti galizasına da bakıp muayene edebilir. Fakat kadının mahremlerinden birisi –mesela kocası-nın o anda kadının yanında bulunması ve zaruret miktarındaki bir yerinin açılması gerekir” diye yazar. (Zaruretten fazla yerin açılması caiz değildir.) İşte tedavi bu şartlarla caiz olur.
Kısacası doktorluk; ayrıca ebelik ve sünnetçilik için avret-i galiza da olsa avrete bakabilir. Çünkü bu bir zarurettir.
İSLAM: Efendim, bir önceki soruda kısmen cevaplandırdınız ama daha geniş bir izah gelsin diye tekrar sormak istiyorum. Tedavi anında, hastanın sadece hasta olan kısmı mı açtırılmalı? Mesela; göz doktoruna giden birisinden başörtüsünü çıkarması isteniyor. Bu gibi hadiseler oluyor.
M. Emin ER: Bu, bu çok adice, alçakça bir iştir. Lüzumundan fazla açtırmak bu durumu ortaya koyanların taannüdünden ileri geliyor. Allah c.c. hidayet versin, ıslah etsin. Böylelerini duyuyor ve görüyoruz. Şehrin ve doktorun ismini vermeyeyim, biz de mahfuz kalsın. Bir doktor vardı. Birçok arkadaşımız hatta bendeniz kendisine safra kesesinden muayene için gittiğimizde sadece gömleğimizi çıkarttırıyordu. Bizim din görevlisi dostlarımızdan birisi, aynı hastalıktan dolayı hanımını götürüyor. Bu doktor bey, hanımın tamamen soyunmasını ve kocasının da muayene yerinden çıkmasını istiyor. Din görevlisi dostumuzun çıkmamak için ısrar etmesi üzerine, muayene etmemekle tehdit ediyor. Onlar da tedavi olmadan çıkıyorlar. O din görevlisi, camideki bir vaazında bunu anlatıyor, doktor duyuyor ve müftüye telefon falan ediyor. Bunun gibi durumlar oldu. Maalesef böyleleri de var.
Bu gibi insanlara gidip onlara teslim olmamak en iyisidir. Çünkü bunlar, haddinden fazla yerleri açtırarak telezzüz (lezzetlenmek, zevk almak) etmek istemektedirler. Dediklerine de güven olmaz. Ama doktor gayet saygılı bir insansa ve tedavi için gerekli görüyorsa dediklerini yapmalıdır. Yapmamak doğru değildir. Hele hele apaçık tedavi yapılması lazım gelen şeyler için gerekenler yapılmalıdır. Yapmamak doğru değildir. Erkek doktorların kadın hastaları tedavi edebilmesinin caiz olması, kadın doktorlar olmadığında caizdir. ya değilse kadın hastayı kadın doktor muayene etmelidir. Kadın doktor yoksa, erkek doktorun en kısa zamanda bir kadına o meseleleri öğretmesi gerekir. Kadının kadına bakması da haramdır ama cinsiyetin cinsiyete bakması daha hafiftir.
Diş çekenin, göz muayene edenin baş açtırmaya ne hakkı vardır? O vakitte böyle yapmayan bir doktora gitmek lazımdır?
İSLAM: Tedavi halinde bakılması caiz olan yerlere, elle dokunmak da caiz midir?
M. Emin ER: Bakmak, el dokundurmaktan daha hafiftir. Eğer muayene, bakmakla mümkün olmuyor, ancak dokunmakla mümkün oluyorsa, -ağzı açtırıp dişlere dokunmak gibi ki buna mesh denir- dokunmak caizdir. evla olanı, en iyisi kadın hasta için kadın doktor, erkek hasta için erkek doktor aramak yolunu tercih edilmesidir.
İSLAM: Peki muhterem hocam, kadın doktorlar var ama bir kısım erkek doktorlar daha mütehassıstırlar diye kadın hastayı erkek doktora götürmek caiz olur mu?
M. Emin ER: Her halükarda evvela kadın doktora götürmek gerekir. Ama kadın hasta, kadın doktora birkaç defa götürüldü de kadın doktorlar çok tecrübesiz olduğundan veya tecrübeli de olsalar çaresiz kaldıklarından tedavi edemezlerse o takdirde daha mütehassıs bir erkek doktora gitmek caiz olur. Yalnız muayenede ve tedavide kadın hastanın bir mahreminin –mesela kocasının- de erkek doktorun yanında bulunması gerekir. Yani başlangıçta hiçbir kadın doktora gitmeden erkek doktorlara gitmek doğru değildir.
İSLAM: Bir önceki soruya benzer bir sorumuz daha olacak. Müslüman doktorlar mevcut ama Hıristiyan ve Yahudi doktorlar da var ve onlar daha mütehassıstır diye hastaları bu gayri Müslim doktorlara götürmek caiz midir?
M. Emin ER: Müslüman bir hasta için elbette önce Müslüman doktora gitmek gerekir. Hatta Müslüman doktorlar içinde bile öncelikle alim, fazıl… olanlar ihtiyar edilir. Yani takva olanı tercih edilip seçilir. Yoksa bir önceki sorunuzun cevabında kadın doktor için söylediğimiz gibi Müslüman doktora defaatle götürülmüş olup ta çaresiz kalınmışsa ve zannediliyorsa ki, o Hıristiyan veya Yahudi doktor daha mütehassıstır o zaman hastayı onlara götürmek de beis yoktur, götürülebilir. Ama başlangıçta Müslüman doktora uğramadan hasta olur olmaz Yahudi veya Hıristiyan doktora gitmek caiz değildir. Çünkü biz onlara karşı en azından kalpten buğz etmeliyiz, muhabbet etmemeliyiz. Nasıl ifade etsem, yani onlara kalbi bir sevgi falan göstermememiz gerekir. Halbuki gayri Müslim doktorlara giden Müslüman zillete düşüyor, onlara boyun eğiyor, üstelik teşekkür etmek zorunda kalıyor. Onlara tedavi maksadıyla ancak zaruret icabı gidilir. Burada bir hususu da ifade edelim ki Müslüman doktora başvurmadan gayri Müslim doktorları daha mütehassıs kabul ederek hastaları oraya götürmek de caiz değildir. Bırakın onlara hasta götürmeyi, onların yanına gitmeyi, onlarla merhaba etmeği, onların çayını içmeyi, onlarla o kadar bol muhabbet etmeği … çünkü bunlar şeriatın hükmüne muhaliftir. Hiç uygun bir davranış değildir. Biz onları sevmemekle, onlara meyl etmemekle emrolunduk. Ancak bir zaruret icabı olabilir. hemen gayri müslime gidelim veya hiç gitmeyelim dememeli; orta bir yol takip etmeliyiz.
İSLAM: Hocam, bir de sigortalı Müslümanlar var ki, sigorta hastanelerinde bedava muayene ve tedavi olmaktalar. Hastanede bazen erkek bazen de kadın doktorlara rastlanmakta… bu Müslümanlar nerede ve nasıl tedavi olmalılar?
M. Emin ER: Bu müminler aciz ve fakir halde iseler orada kendileri için tedavi imkanı olduğundan o hastanelere gitmelerinde hiçbir beis yoktur. Hatta öncelikle oraya gitmelidirler. Mademki fakirdir, ihtiyaç sahibidir, bu kendisi için bir zaruret olur. Çünkü doktor ve ilaç parasını kaldıramaz. Ama şunu yapabilirse çok daha güzel olur. Hastaneye gideceği günkü doktorun kadın mı erkek mi olduğunu öğrenip ona göre gitmelidir.
Hali vakti yerinde olan bir Müslüman ise mümkün mertebe kadın hasta için kadın doktor, erkek hasta için erkek doktor bulmaya çalışmalıdır. Bu azimettir, diğeri ise ruhsattır. Her meselede olduğu gibi burada da önce azimet, sonra ruhsat … Hatta sigortalara ve sigorta hastanelerine gitmek pek doğru bir hareket değildir, yani şüpheden hali değildir. Ancak ihtiyaç halinde, zaruretten caiz olduğu için gidilebilir.
İSLAM: Teşekkür ederiz muhterem hocam.