İSLAM: Okuyucularımızın da çok sık karşılaştığı problemlerden birisi mahremiyet ölçüleridir.
Nedir mahremiyet? Ve İslam fıkhında muharremat denilen konu neseb, rıza (süt emme) ve zevciyet (evlenme) yönüyle nasıldır?
M.Emin ER: Bazı erkekler ile kadınlar arasında nikah, yani müebbeden (ebedi) veya muvakkaten (geçici) haram olur.
Nikahın ebedi olarak haram olacağı sebep üçtür. 1- Nesep yakınlığı, 2- Süt emme (yani reza), 3- evlenme (sıhriyet)
Nesep yakınlığı itibariyle ebedi mahremiyet, erkeğin annesi, kızları, kız kardeşleri, halaları, teyzeleri, nineleri, kız kardeşlerinin kızları, erkek kardeşlerinin kızları.
Lügatta süt emmek manasına gelen reza “bir kadının sütünün belirli bir vakit müddetinde bir çocuğun midesine gitmesinden ibarettir. İşte bir kadın sütünü bir çocuğa verdiği zaman aralarında mahremiyet sabit olur. Süt çocuğun midesine gerek ağzından ve gerek burnundan ulaşsın ve kendisine meme ile veya emzik ile verilsin, bunlar eşittir. Bu durumda çocuğu emziren kadın çocuğun annesi, kadının kocası da süt babası olur. Kadının kocasının başka kadından doğan çocukları varsa bunlarda çocuğun kardeşi olur. Yine emziren kadın daha sonra başka biriyle evlense, bu kimseden de çocukları olsa bunlar da çocuğun kardeşleri olur. Peygamberimiz (sav) bunu kısaca; “Neseben haram olanlar süt emmekle de haram olurlar” diye açıklamışlardır. Nitekim; “emenin nefsi, emzirenin nesline haramdır” sözü de bu hadisten mülhem olarak söylenir.
İSLAM: Süt emmenin bir müddeti var mıdır?
M. Emin ER: Hanefi mezhebine göre bu iki senedir. Şafii ve Hanbeli mezhebinde de iki senedir. Bundan sonraki emzirmelerle mahremiyet meydana gelmez.
İSLAM: Süt yönüyle olan mahremiyete günümüzde pek dikkat edilmiyor. Sütü emen çocuk ailesiyle birlikte başka bir şehre göç ediyor, orada yerleşiyor. Daha sonra süt kardeşleriyle farkına olmayarak evlenmeler oluyor. Bu konuda ne dersiniz?
M. Emin ER: Bu çok önemli bir meseledir. Her Müslüman hanımına “izinsiz hiç kimsenin çocuğuna sütünü vermemesini” tenbih etmelidir. Şayet emzirmiş ise, “şunu emzirdim” diye şahit tutmalıdır. Kocasına da haber vermelidir.
İSLAM: Evlenme ile mahremiyet nasıl oluyor?
M. Emin ER: Bu da dört kısma ayrılır. Hanımının annesi, hanımının kızları, üvey anne, gelinler. Şu var ki, nikah akdiyle hanımının annesi hemen haram olur, hanımının kızı ise mukarenetten sonra haram olur.
İSLAM: Kadınların birbirlerine bakmalarının caiz olan yerleri nelerdir?
M. Emin ER: Diz ile göbek arası, karın ve sırtı dışında diğer bütün yerlere bakmaları caizdir. erkek erkeğe ise, diz ile göbek arası bakılması haram olan yerdir.
İSLAM: Muharematla ilgili olarak “avret sınırı” var, avret nedir, kaç çeşittir?
M. Emin ER: Dinen örtülmesi farz olan yerlere avret denir.
- A) Kadınla kocası
- b) erkekle erkek
- c) Kadınla kadın
- d) Erkekle mahremleri
- e) Erkekle yabancı kadınlar
- f) Kadınla yabancı erkekler
gibi kısımlara ayrılır.
Kadınla kocası arasında avret sınırı yoktur. Fakat galiz yerlere bakmamak efdaldir. Takvanın da gereği budur.
Erkekle erkek arasındaki avret sınırı ise, göbek ile diz arasıdır. Bunların dışında olan yerlere bakılabilir.
Kadınla kadın arasındaki avret sınırı da yine göbekle diz arasıdır. Bu sınır yalnızca Müslüman kadınla Müslüman kadın arasındadır. Müslüman bir kadınla gayri Müslim bir kadın arasındaki avret sınırı, kadınla yabancı erkek arasındaki avret sınırı gibidir.
Bazı alimler fasıka bir kadına karşı bir Müslüman kadının avret sınırı, yabancı bir erkeğe olan avret sınırı gibidir demişlerdir. Çünkü fasıka kadın gördüğü kadını kocasına, kardeşine anlatır. Bu da fitneye sebep olur demişlerdir.
İSLAM: Yani iffetli, namuslu, hayalı ve islamı yaşayan bir kadın, islamı yaşamayan bir kadına karşı –müslüman da olsa- gayri Müslim kadın hükmünde olduğu gibi avret yerlerini muhafaza edecektir.
M. Emin ER: Evet. saçını dahi göstermemelidir.
İSLAM: Erkek ile yabancı kadın arasındaki avret sınırı nasıl oluyor?
M. Emin ER: Erkek yabancı kadınların yüz ve elleri hariç hiçbir yerine bakamaz. Yüz ve ellere bakma da ancak şehvetten hali olduğunda caizdir. elin içi ve dışı aynıdır. Şafi alimleri ise, şehvetten emin olunsun veya olunmasın kadının yüz ve ellerine bakmak haramdır demişlerdir.
İSLAM: Evlenme niyetiyle olursa?
M. Emin ER: Böyle bir niyet durumunda kadının yüz ve ellerine bakılabilir. Kadının annesi, halası gibi bir mahreminin yanında onunla konuşabilinir de.
İSLAM: Kadınla yabancı bir erkek arasındaki mahremiyet sınırı…
M. Emin ER: İmam-ı Azam Ebu Hanife ve talebelerine göre, bir kadın yabancı bir erkeğin göbekle diz arası hariç diğer yerlerine bakabilir.
İmam Şafi ve tabilerine göre ise, kadın yabancı bir erkeğin eli, yüzü, ayakları da dahil hiçbir yerine bakamaz.
İSLAM: Hamamlarda, kaplıcalarda bu söylenilen avret sınırlarına dikkat edilmiyor. Bu konuda ne dersiniz?
M. Emin ER: Peygamber (sav) hamama gidenlerin peştamal kullanmalarını, yani setri avrete dikkat etmelerini emretmiştir. Kendisi setri avrete dikkat ediyor fakat gittiği hamamdakiler setri avrete dikkat etmiyorlarsa, o kişinin hamama gitmesi caiz değildir. Günümüzde hayasızlık arttığı için iffetli kadınların böyle hamamlara gitmesi doğru değildir, yasaktır. Bazı hasta kadınlar için hamama gitmeye ruhsat verilmişse de bu setri avrete riayet etmeleri şartıyladır.
İSLAM: Bir dostunun, bir arkadaşının veya uzaktan akrabalığı olmakla beraber mahrem olmayanların evlerine gidip gelmeler oluyor. Başkasının evine gitmekteki hüküm nedir? İzin alıp eve girdikten sonra evdeki oturma şekli nasıl olacaktır? Bu gün Anadolu’da binlerce aile İslam’ı yaşadığı halde, İslam’ın bu hükmünü uygulamadıkları oluyor. Nedir bunun hükmü?
M. Emin ER: Birinci olarak, herhangi bir eve girerken izin istemek vaciptir. Bugün kapılardaki zili çalmak izin hükmündedir. İzin verildikten sonra ev sahibinin gösterdiği yere oturulmalıdır. Ev sahibi de gelen misafirlere – aralarında mahremiyet yoksa- ailesini onlardan gizlemesi gerekir. Yani hanımını, kızını onlara göstermemesi gerekir. Haremlik ve selamlık usulü erkekler ayrı bir odada, kadınlar ayrı bir odada oturmalıdır. Bunlar tesettürlü ve yanlarında kocaları da bulunsa yabancı misafirlerin yanında oturamazlar, sohbet edemezler, yemek yiyemezler… caiz değildir.
Gelen misafirler akrabadan ise ve annesini, kardeşini vs. soruyorsa o zaman tesettürlü bir şekilde, edebe riayet ederek, ayaküstü soruları cevaplandırıp ayrılması gerekir. Erkekler ayrı kadınlar ayrı oturmalıdırlar.
İSLAM: Neseb, reza veya zevciyet yönünden mahrem olmayan kadınlarla şehirler arası yolculuk yapmak veya mecburiyet karşısında yolculuk yapmanın durumlarını da sorsak?
M. Emin ER: Aralarında ebedi mahremiyet olmayan kadınlarla yolculuk yapmak kesinlikle yasaktır. Eğer zaruret varsa müstesna. Mesela bir kadın bir şehre kocasıyla birlikte yolculuk eder, kocası orada ölürse böyle bir durumda kadın mecbur kaldığı için tek başına yola çıkabilir bu caizdir.
Hatta bazen aralarında ebedi mahremiyet olanların dahi birlikte yolculuk yapması caiz olmaz. Genç bir hanımın fasık, sarhoş damadıyla yolculuk yapması gibi.
İSLAM: Bir kimsenin baldızını hanımının yanına getirmesi veya onu kayın validesinin yanına götürmesi caiz midir?
M. Emin ER: Baldızıyla yolculuk caiz değildir; halvet de caiz değildir.
İSLAM: Baldız yabancı bir kadın gibi değildir, nikahı haram olanlardan diye fetva verenler var.
M. Emin ER: Bu fetvaları verenlerin hiçbir delilleri yoktur. Hatta baldızla yapılan yolculuk daha tehlikelidir. Fakat günümüzde örf ve adet olarak bunu yapıyorlar. Adet ve örf olarak yapıldığı zaman sanıyorlar ki, caiz oluyor. Önemli olan İslam’ın hükmüdür. Örfün hükmü değildir. Adetler şer’an haram olan bir hükmü mubah kılamaz.
İSLAM: Sokakta, televizyonda, gazetede, aynada, suda yabancı bir kadına bakmanın, bir kere iki kere bakmanın sınırları nelerdir?
M. Emin ER: Kasten yabancı bir kadına bakmak caiz değildir. Şahitlik, alış-veriş, borç vermek gibi bakılması zaruri durumlarda zaruret olduğu için caizdir.
Sokakta, çarşıda yürürken önümüze bakmamız gerekir. Fakat bu bazen mümkün olmuyor. Böyle durumlarda gayr-i ihtiyari olarak bakılıyor. İşte bu bakışın ardından ikinci defa bakmak caiz olmuyor. Peygamberimiz s.a.s, Hz. Ali r.a.’a hitaben “birinci bakış sanadır, ikincisi aleyhinedir, ondan mes’ulsün” buyurmuştur.
Televizyonda, aynada, suda, gazetede yabancı kadına bakmak bunların hepsi aynı değildir. Bunlar onun misalini göstermiş oluyorlar. Bunlara bakıldığında telezzüzün (zevklenme) meydana geldiği göz önüne alınarak, bunlara bakmak da caiz değildir, haramdır denilmiştir.
İSLAM: Kadının sesi tegannisiz, şarkı ve türkü olmaksızın, sadece ses olarak, haber verme gibi olursa bunu dinlemenin hükmü nedir?
M. Emin ER: Haber dinlemek zaruret olduğu için caizdir. haber niteliğinde olmayıp hususi olarak bir kadın sesi dinlemek ise caiz değildir. Zaten şarkı ve türküleri dinlemek de caiz değildir. Kadının yüzüne hiç bakmadan zaruret gereği onun konuşması dinlenebilir.
İSLAM: Erkek bir alim kadınlara vaaz ve nasihat ederken nelere dikkat etmelidir?
M. Emin ER: Bu kimse bir camide kadınlara vaaz ve nasihat ediyorsa, cami de halvet olamayacağından kadınların arasında hanımı, kızı gibi mahremi olmadan onlara vaaz ve nasihat edebilir. Fakat evde vaaz veriyorsa, burada halvet olacağından, kadınların arasında hanımı, kızı gibi bir mahreminin olması gerekir. Öylece sohbet edebilir.
Vaaz eden kimse mümkünse perde arkasından vaaz ve nasihat etmelidir. Mümkün olmuyorsa önüne bakması, gözünü kadınlardan sakınması gerekir.
İSLAM: Bir kadın veya kadın grubu İslam-i bilgilerini yahut genel kültürlerini arttırmak maksadıyla, erkelerin katıldığı bir konferansa gidebilirler mi?
M. Emin ER: Bu caiz değildir. Hatta ihtilat oluyorsa, bırakın konferansı camiye bile gidemez. Konferans dinlemek serbesttir. Ancak kadınlarla erkekler iç içe olduğunda kadınlar tesettürlü de olsa bu caiz değildir. Kadınlar da kendi aralarında konferans düzenlemelidirler.
İSLAM: Hac ve umre ziyareti için veya başka ziyaretler için pasaport almaya müracaat edildiğinde, diploma, ehliyet gibi evraklarda kadınlar için başı açık fotoğraf isteniyor, mecburiyet var. Bu husus nasıl halledilmeli?
M. Emin ER: Baş örtülü fotoğrafı kabul ettirmek için mücadele etmek asıldır. Eğer mecburiyet varsa, kadınlar başı açık fotoğraf çektirmek için kadın bir fotoğrafçı bulmak gerekir. Eğer bulamıyorsa zaruret olduğu için caizdir. Bulüğ çağından önce çektirmiş olduğu fotoğrafı kabul ediyorlarsa onu vermesi daha uygundur.
İSLAM: İş hayatında fabrikalarda, kamu kuruluşlarında, yöneticiler bürolarında kadın sekreter bulunduruyorlar ve fabrikalarında kadın işçi çalıştırıyorlar. Bunların hükmü?
M. Emin ER: Erkeklerin kadın sekreter, kadınların da erkek sekreter bulundurmaları caiz değildir. Karşılıklı bakmak, sohbet, halvet gibi hususlar söz konusu olduğu için caiz değildir.
Fabrikalarda kadın işçiler ayrı yerde, erke işçiler ayrı yerde çalışıyorsa caizdir. Aynı yerde çalışıyorsa caiz değildir. Fakat halvetin mümkün olamayacağı büyük bir mekanda, kadınlar tesettüre riayet ederek, erkekler ayrı makinelerin başında, kadınlar da ayrı makinelerin başında çalışabilirler. Böyle durumlarda kesinlikle lüzumsuz nazarlar, konuşmalar, sohbetler olmamalıdır. Eğer oluyorsa bir arada çalışmaları da caiz değildir.
İSLAM: Genç olsun ihtiyar olsun kadınla erkek arasında tokalaşma yapılabilir mi?
M. Emin ER: Genç olsun, ihtiyar olsun veya birisi genç öbürü ihtiyar olsun kadınla erkek tokalaşamazlar. Caiz değildir. Tokalaşma anında iki taraftan birisinde şehvet oluşması halinde hürmet-i musaharat meydana geleceğinden bu durum yasaklanmıştır.
İSLAM: Pir-i fanilik dediğimiz belirli bir yaştan sonraki kimselerle tokalaşma da bu hükme giriyor mu?
M. Emin ER: Buna caiz denilmiştir. Fakat ihtiyaten sakınmak daha iyi olur.
İSLAM: Bir de toplumumuzda örf ve adet gereği “el öpme” durumu var. Bayramlaşmalarda, nikahlarda, ziyaretlerde… el öpmenin hükmü?
M. Emin ER: Erkek erkeğin, kadın da kadının elini hürmeten öpebilir. Bazı alimler sadece İslam’ı yaşayan alimlerin ve adil hükümdarların elinin öpüleceğini söylüyorsa da aynı cinsler arasında el öpmeye ruhsat verilmiştir. Ayrıca mahremiyeti ebedi olan teyze, hala, anne gibi kimselerin elleri de öpülebilir.
İSLAM: Gerek aleni cihad, gerekse ‘emri bil-ma’ruf’ söz konusu olduğunda kadının mahremiyet durumu nedir? Erkekler kalmadığı zaman mı cihada katılacaktır, yoksa her an cihadla mükellef midir?
M. Emin ER: Kadının asıl yeri evidir, çocuklarının terbiyesi ve kocasının hizmetiyle meşgul olmaktır.
Fiili cihad, yani savaş hali kadının üzerine farz değildir. Fakat ihtiyaç zamanında kadın mahremiyle birlikte ve tesettüre riayet ederek, savaşa katılabilir. Orada yaralılara, hastalara hizmet edebilir. Cihad umumi olup da, düşman şehirlere, kasabalara taarruz ediyorsa böyle bir durumda zaruret söz konusu olduğu için savaşa direkt olarak katılabilir. Asr-ı saadette bunun örneklerini görüyoruz. Fakat erkeklerin çok olduğu, ihtiyacın olmadığı zamanlarda sahabiye hanımlar savaşa katılmamışlardır.
İSLAM: Bu durumda kadınlar tebliğ hizmetlerini nasıl yerine getirebilirler? Ne kadar uzaklığa yanında mahremi olmadan gidebilir?
M. Emin ER: Kendi aralarında tebliğ hizmetlerini yerine getirebilirler. Fakat bu hizmetlerde yolculukları 90 km.yi aşıyorsa, kesinlikle yanında mahreminin olması zorunludur.
Seyahatte kadınların çokluğu bu durumu değiştirmediği gibi, kadınlar grubu içerisindeki birinin mahremi bulunmasıyla yapılan kadın grubu yolculuklarına da İslam’da cevaz yoktur. Yanında mahremi olmadığı zaman farz-ı ayn olan hac ibadeti bile yapılamaz. Tebliğ ise kadın için farz-ı kifayedir. Yanında mahremi olmadan bu hizmetin yapılabilirliği düşünülemez.
İSLAM: Bir kadın kocası, kayın pederi ve kayın biraderiyle aynı sofrada yemek yiyebilir mi? Yani aile içi toplu yemek?
M. Emin ER: Topluca yendiği zaman haram olmamakla birlikte İslam-i edebe uymaz.
İSLAM: Erkeğin amcasına dayısına göre kadının mahremiyet durumu nedir?
M. Emin ER: Yabancı gibidir. Yalnız evine geldiği zaman bunlara ikramda, hizmette bulunabilir. Hal-hatır sorabilir. Fakat uzun müddet yanlarında oturamaz, sohbet edemez. Amcaların oğulları, dayıların oğulları ise tamamen yabancı erkek gibidirler.
İSLAM: Bir kadın evinde kocası olmadığı zaman ihtiyacı olan yiyecek ve içecekleri çarşıdan, marketten gidip alabilir mi?
M. Emin ER: Tesettüre riayet ederek alabilir. Sütçüden süt, seyyar satıcıdan bir şeyler alabilir. Bunlar ev için zarurettir.
İSLAM: Kadınların tabip olarak çalışması durumları da sık sorulan sorulardan.
M. Emin ER: Yukarıda da belirtildiği gibi İslam-i hükümlere ve hudutlara riayet etmek kaydıyla Müslüman bir hanımın tabip olarak çalışması caizdir. özellikle günümüzde Müslüman bir tabibenin bulunmasına şiddetle ihtiyaç vardır.