Babamın evinde bazen sabahlara kadar ilmi tartışmalar olurdu. Doğunun mollaları, seydaları gelirlerdi.
Yatsı namazından sonra çaylar içilince herkes bir mesele ortaya konulsun da güzel bir tartışalım diye beklenti içine girerdi. Biz de biraz sonra kapışacaklar diye beklerdik. Genelde en espiritüeli bir ilmi mesele gündeme getirirdi. Onun üzerine tartışma başladı.
Derken bir tartışma, bir tartışma deme gitsin. . Kısa zamanda tartışanlar üç grubu ayrılırdı kendiliğinden. Olayları bilmeyen, dışardan bakan sanırlardı ki kavga ediyorlar. Halbuki onlarınki sadece ilmi bir münakaşaydı. Kavga değildi…
Herkes görüşünü ispatlamak için kütüphanedeki kitaplara saldırırdı.
Bazen tartışma alevlendiğinde babam bana bakar, ben onun ne demek istediğini anlardım. Hemen gider ortaya çayı koyardım. Çayı gören yumuşar, biraz kendilerine gelirlerdi.
Tartışma sabah namazına kadar sürerdi. Genelde sabah namazına doğru sorun çözülür herkes mutlu bir şekilde namazını kılar ve uyurdu… Bazen tartışma bitmez, herkes kendi bölgesine olayı götürür, bu sefer karşılıklı mektuplarla tartışmalar da sürerdi…
Bu tür tartışmaların yapılacağı meclislere ihtiyaç var.
İlim sahibi insanlar tartışmalarla kendilerini geliştirirler.
Fakat bu tartışmalar avamın önünde yapılmamalı…
ibrahim halil er