BAZI ALİMLERE YAKLAŞIMI HAKKINDA

Selamun Aleyküm,
Sayın İbrahim Hocam, Sizden bir bilgi rica edecektim. Merhum Hocaefendi’nin Fetvalar adlı kitabını okurken 104. fetvada sorulan soruya (el-Menar müellifi Muhammed Abduh kendine mahsus bir mezhep iddiasında mıdır?” cevabında şu ifadelere rastladım:
“Muhammed Abduh, kendini mülhidlere, Bahailere, Kadiyanilere, kuburiyyûn’a (kabirlerden medet umanlara) ve asrımızın diğer bidatçilerine karşı cevap vermeye adamıştır. Bunu yaparken kendi görüşünün propagandasını yapmaya kalkışmamış, ümmetin icmâına aykırı davranmamış ve imamlar arasında herhangi bir fark gözetmemiştir.”
Üstadım, Hocaefendi Efgani, Abduh ve Reşit Rıza hakkında tamamıyla bu görüşte miydi? Yoksa soruya sadece soru kapsamında mı cevap vermiş acaba? Oldukça merak ediyorum doğrusu? Okuduklarımız, Hocalarımızın anlattıkları kadarıyla mason localarına kayıtlı oldukları sabit olan, el yazması mektuplarla “bu dinin başını yine dinin kılıcıyla keseceğiz” diyen bu adamlar değil mi?
Beni aydınlatırsanız sevinirim. Allah’a emanet olunuz. Hayırlı akşamlar dilerim…
Cevap
Aslında burada sadece Muhammed Abduh değil genel manada alimlere yaklaşımı şöyledir: O, alimlerin özel hayatları ve kişiliklerini değil, daha çok ilmi kişilikleriyle ilgilenir. İlmi konulardaki görüşler ehli sünnetin icmasına muhalif değilse onun için yeterlidir. Yoksa onlar, şu görüşün temsilcilsi veya şöyle yaptılar gibi dedikodularla ilgilenmez. Alimi kendi kitabındaki bilgiye göre değerlendirir. Aynı kategoride ibni Teymiye’yi de görebiliriz. yanlışları var, doğruları var. bunları ilmi şekilde değerlendirir. Alimlerin ilmi kişiliklerine saygı gösterir. Görüşlerine hürmet eder. Eğer itiraz edecekse de bu ilmi olur. Örneğin ibni Teymiye’nin talak hakkındaki görüşleriyle ilgili reddiye yazmış olması onun ibni Teymiyeyi kötülemesine neden olmaz. Yani fikir ayrılıklarını kişiliklerine saldırma aracı kılmaz. Bu ayrılıklar kasdi değilse, bir görüş ve içtihad ise ve o fikre katılmıyorsa deliliyle red eder ama saygı çerçevesinde.
Aynı şekilde Abduh, Afgani, Reşit Rıza gibi modernist yazarları da sadece eserleri noktasında değerlendirir. Dikkat ederseniz ne diyor “Bu kişiler bidaatçi ve hurafecilerle mücadele ederken kendi görüşlerinin propagandasını yapmamış, ümmetin icmasının dışına çıkmamışlardır” diyerek bu kişilerin mülhitlerle yapmış oldukları mücadeleyi överken, onların şahsi görüşlerini de kısmen eleştirmiş fakat bu kişiler ilim meclislerinde ehli sünnetin icmasından ayrılmamışlardır diye belirtmiştir. Tabi ki bu onun şahsi görüşü değil, bu zatların kitaplarındaki görüşlere dayanarak açıklamıştır.
O, mutedil birisidir. Herkesin hataları olacağını ve kimsenin masum olmayacağını belirtir. Bir ara Muhammed Hamidullah hakkında soruldu. Masum değil dedi. Fakat Fransa’da onu ziyaret etti ve ondan istifade etti. Yani bu kuralı herkes için koyarsak aramızdaki ihtilaf ve fitneler azalır. Herkes hata yapabilir, kimse masum değildir. Biz onların eserlerine bakarak, kişiliklerine değil fikirlerine eleştirilerde bulunacağız.
Kısaca: Alimler söz konusu olduğunda kitaplarıya konuşurlar. Hayatlarında hataları olabilir, yanlışları olabilir, hatta cumhura muhalefetleri olabilir. Siyasi görüşleri yanlış olabilir. Fakat biz ilmi eserlerine bakarız. İlmi görüşlerine baş vurulacaksa buna göre değerlendiririz.
Selam ve saygılarımla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir