HATIRALARIM 7- Suriye’de Eğitim

SURİYE’DE…

Suriye’ye gitmek istiyordum. Bu amaçla Mardin Kızıltepe’ye gittim. Kızıltepe o zaman köy gibiydi. Kaymakamından övgüyle bahsediyorlardı. Dindar biriymiş, halkla iç içe biriymiş. Herkes kendisini seviyordu.

Şeyh Hakkı’ya misafir oldum. Şeyh Hakkı’nın hanımı bana

-Şeyh Hakkı amcamın oğludur. Benim üzerime kuma getirdi. Bin lira da masraf etti, diyerek kocasını eleştirdi.

Şeyh Hakkı bizimle güzel sohbetler yaptı, hikayeler anlattı. Şöyle konuştu:

-Kaymakam’ın yanındaydım. Birisi gelip “falan kişi hacca gitti” diye şikayette bulundu. Bunun üzerine kaymakam ayağa kalkıp sağ eliyle sağ kulağını, sol eliyle de sol kulağını tutup kafasını duvara vurup;

-Haca gitti demek, beytullahı ziyarete gitti de. Git valiye de beni şikayet et

Şeyh Hakkı bu örneğiyle Kaymakam’ın ne kadar dindar olduğunu belirtmiş oldu. Burada bir cami yapılıyor. Kaymakam onlara

-Camiye yardım edin ve öyle gidin

Yani onların gitmesine göz yumuyor.

Sınır köylerinden kendisine misafirler geldi. Beni onlara emanet ederek tembih etti. Gelen misafir adam:

-Ben yarın sabah sınırın yanında çift süreceğim. Güneş doğarken yanıma gelsin. Jandarmalar o vakitte yatıyorlar, onu huduttan geçiririm, dedi.

Ben de ertesi gün erken vakitte tarif ettiği yere gittim. Yanına varmadan evvel bana seslendi:

-Bana doğru gelme. Direk geç, askerler yatıyor, hemen devam et.

Beş dakika içinde tren hattını aşarak geçtim. O zaman sınırda mayın yoktu, sadece tel örgü vardı, basıp geçmiştim. Az ilerde bir çoban gördüm. Yanına gittim.

-Burası neresidir? diye sordum.

-Burası Suriye’dir, tren yolu ise sınırdır, dedi.

Suriye’ye kolayca geçmiştim. Doğruca Dirbesi[1] kazasına gittim. Kazada bulunan, Hazretin halifesi Şeyh Mahmud’u Karaköy’ün yanına gittim. Burada da talebeler vardı, okuyorlardı. Fakat ben Amud’a gitmek istiyordum. Çünkü orada Hanefi mezhebinden bir hoca vardı. Hanefi bir hocanın yanında okumak istiyordum. Çünkü Hanefi olduğumdan şafiler fıkıh dersi vermek istemiyorlardı.

Orada dikkatimi bazı insanların kıyafetleri dikkatimi çekti. Mesela büyük sarıklı, ihtiyar ve beyaz sakallı birisinin geldiğini gördüm. Yanındaki merkebe de bir genç binmiş, yaşlı kişi de yürüyor. Bu bana çok ilginç geldi. Neden yaşlı kişi yürüyor, genç ise merkebe binmiş. Yanlarına gidip tanıştım. Yaşlı kişi Seydayı Molla Abdullatif’di. Gençle dönüşümlü olarak merkebe biniyorlardı.

TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ

Gece, kaçak olarak sınırı geçtik. Molla Ali isimli bir arkadaşımla beraber Mardin’in Hurs köyüne gittik. Yorgunluktan takatten düşmüştük. On iki saatten ziyade yaya yol yürümüştük. Şeyh Sadaka’nın müridi ile birlikte üç kişi idik.

Hurs köyünden sonra yolumuz üzerindeki bir köye uğradık. Köyün yaşlı bir imamı vardı ona misafir olduk. Bize bulgur pilavı ikram etti.

-Yavrularım ayakkabılarınız topukludur. Hâlbuki melekler ayaklarınızın altındalar. Onları incitiyorsunuz” dedi.

Bu söz bize ilginç geldi. Ertesi gün Şeyh Sadaka’ın halifesi olan Şeyh Halef’in evine gittik. Şeyh’in iki teneke yağ istediğini tebliğ ettik.

 

[1] Suriye’nin Haseki iline bağlı olup, Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı Şenyurt beldesinin karşısında bulunmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir