ESKİ MUTASAVVUFLAR VE ZAMANE TASAVVUF EHLİ

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Yazar
    Yazılar
  • #640
    İbrahim Halil ER
    Anahtar yönetici

    SORU: Seydâ, geçmiş tasavvuf ehliyle şimdiki tasavvuf ehli arasında ne fark görüyorsunuz?
    M. EMİN ER: Bu gün tasavvuf iddiasında bulunanların kısm-ı azamı bidatlere gark olmuştur. Bidatsiz tasavvuf maalesef göremiyorum. Yahu şimdi ehl-i tasavvuf olanla olmayanın ne farkı vardır? Bu günkü tasavvuf ehlinin ne özelliği vardır? Hani Peygamber
    (s.a.v)’e ittiba nerede var? Hangi hususlarda O’nun yolundan gidiyorlar? Fakat bu günkü
    tasavvuf ehlinin çoğunda nefis, riya, ucub tüm ahlâk-ı zemimeyi görüyorsunuz. Her şeyimiz ihlâs üzere olmalıdır. İhlas… İhlas… İhlas..
    Bidatlerden sakınmak lazımdır. Yaptığın her fiilin, Hz. Peygamber (s.a.v)’e, O’nun Sünnet’ine uygun olması ve sadece Allah Teâlâ’nın rızasını talep etmek için yapılması lazımdır. Dünya, cennet vb. hususlar için değil, yalnızca rızâenlillâh olmalıdır.
    أنتعبداللهتعالىبإمتثالأوامرهتعالىونواهيهلاخوفمنشيءولا
    تأمنفيشيء
    Hatta mümin-i kâmil, ne cennet hevesi ne de can korkusu sebebiyle kulluk etmelidir; abddir ve vazifesini görüyordur.
    Benim hocam, merhum Bediuzzaman’ın hem hemşehrisi hem de medrese arkadaşıdır. Bir kişiden bahsetmişti. Bir şeyh bir gün bakmış ki bir müridi mahzun görünüyor.
    “seni mahzun görüyorum. Sebebi nedir?” diye soruyor.
    Mürid, önce söylemeye utanıyor. Şeyhi, kendisini teşci edince diyor ki:
    “Bana levh-i mahfuz gösterildi. Sizi orada şakiler arasında gördüğümden dolayı mahzun oldum. Hâlbuki ki ben sizin sayenizde bunca mertebeyi katettim.”
    Şeyh diyor ki: “Biliyorum… Bu halim bana da gösterildi. Fakat ben abdim, O ise Rabbimdir;
    ben vazifemi yapıyorum.” Yani böyle olmak gerekiyor…
    “Ben madem cehenneme gideceğim. Niye ibadet edeyim?” dersen, demek ki sen her şeyi, bütün ibadet ve taatı kendin için yapıyorsun demektir… Cennete gideyim diye yapıyorsun. O zaman, Allah için ne yapıyorsun? Bununla birlikte, Cenâb-ı Allah, bunu da kabul ediyor… Yani Allah Teâlâ cennete gitmek için ya da cehennem korkusuyla yapılan ibadeti de kabul ediyor ama bu yüksek bir ihlas durumu değildir. “Ben abdim; vazifemi yapıyorum.
    Cenâb-ı Allah beni nereye gönderir meselesi benim alakam değildir. O istediği yere gönderir”
    hâli lazımdır… Böyle bir ihlas gerekiyor. İhlas olmayınca, yani amelimize şan, şöhret ve riya
    karışınca kabul olmuyor; namazımız ve sair ibadetlerimiz yüzümüze çarpılıyor. Riyadan kurtulamıyoruz. Allah için yaptığımız bir ameli söylemesek, başkalarına anlatmasak kalbimiz rahat etmiyor. Öyleyse Cenâb-ı Allah’ın fazl u keremine sığınmalı, tazarru etmeli ve yalvarmalıdır.

1 yazı görüntüleniyor (toplam 1)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.