ŞEYH MUHAMMED SADAKA

Suriye de tanıma imkânı bulduğum zatlardan birisi de Şeyh Muhammed Sadaka’dır. Kendisi aslen Medine eşrafından idi. Orada yaşadığı bazı sıkıntılardan dolayı hicret edip, İstanbul’a gelmiş. İstanbul’da Sultan Abdulhamid ile görüşmüş. Bir müddet orada kalmıştı.

Şeyh Ahmed-i Gümüşhanevî’nin yanında bulunmuş. Gümüşhanevî ile ilk görüşmeleri biraz farklı olmuş. Haber vermelerine rağmen Gümüşhanevî Hazretleri yanına geç geliyor. Şeyh Sadaka bu duruma biraz kızıyor ama bir şey demiyor. Derken Gümüşhanevî gelince ondan özür diliyor,

-Kusura bakmayın. Sakın Allah Resulü’nün yanından gelmiş misafirine kıymet vermiyor diye düşünmeyin. Benim Efendimiz aleyhisselatu vesselam ile bir mülakatım vardı. O yüzden geciktim.

Şeyh Sadaka da Allah dostu bir insandı. İstanbul’dan ayrılıp Suriye tarafına geliyor. Burada değişik şehirlerde bulunuyor, ilginç işler yapıyor.

Silvan’da kaldığı zamanlarda her sabah fırına gidip ekmek alır, şehrin tüm kedi-köpeklerine verirmiş. Bunu hep anlatırlardı. Haftada bir mevlid programı düzenlermiş. Bundan maksadı fakir fukarayı toplayıp onlara yemek ikram etmek, sohbet etmekmiş. Onun için bu mevlid programlarını çok severdi.

Şeyh Ahmed Haznevi onu ziyarete gelirdi. İri ve sürmeli gözlü idi. Yüz yaşına gelmişti ama evlenmemişti. Bir yatsıdan sonra gelen haber herkesi şaşırttı. Evlenmişti. Sünnete uymak için evlenmiş, bekâr olarak Rabbinin huzuruna çıkmak istememişti.

Vefat ettikten sonra mezarını türbe şeklinde yaptılar. Türbenin olduğu şehirde Müslümanlarla birlikte Hıristiyanlar da vardı. Bir gün Hıristiyan’ın biri türbe yakınlarında içki içip naralar atıyor. Adamın kendi ifadesine göre Şeyh Sadaka iki parmağını adamın gözlerine uzatıyor. Ve o günden sonra adamın gözleri hiç görmüyor. Keramet ehli, Salih bir insandı.

ŞEYH SADAKA’YI ZİYRET

Suriye’de ilk tahsil gördüğüm medresenin bulunduğu Amud nahiyesine gittim. Diyarbakır vilayetinin Silvan kazasına bağlı Halden köyünden bir kişi de Amud’a, Şeyh Sadaka adlı şeyhinin ziyaretine gelmişti. Bana, Türkiye’ye dönüşümde yolda rehberlik yapar diye yanına gittim. Onu şeyhle konuşur buldum. “Şeyh Sadaka, ona sakal bırakmasını tavsiye etti.” O da

-Hanımım sakal bırakmama razı olmuyor, diye cevap verince, Şeyh:

-Sakal dini bir şeydir. Hanım buna karışamaz. Dinimiz bize bir sermayedir. Madem tavsiyelerimi yapmıyorsun niye yanıma geliyorsun? diyerek ona kızdı.

Daha önce de Şeyh Sadaka hakkında kısa bilgi vermiştim. 100 yaşından fazla idi. Medine eşrafından olup zamanında Medine’den İstanbul’a sürgün olarak gitmiş, Sultan Abdulhamid zamanında bir müddet Şeyhülislamlık da yapmış bir zat idi. Müritlerinin beyanına göre şeyh Ahmed-i Gümüşhanevi ile Bitlis’te Hazret lakabıyla meşhur Şeyh Diyadin gibi zatların da yanında kalmış. Elini öptüm. Türkiye’ye döneceğimi söyleyip bana dua etmesini istedim.

-Giderseniz Şeyh Halef’e söyleyin, Şeyh Yahya ile bize iki teneke yağ göndersinler, dedi.

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir