1961 yılında Şeyh Seydâ el-Cezeri’nin emri ile Gaziantep İlinin Nizip ilçesine bağlı Kıratlı/Kertişe köyüne imam olarak gittim.
Gaziantep’e gitmeme neden olay olayda yine bir rüyaydı. Bir gece rüyamda Kabe’nin yıkılmış ve harap bir halde olduğunu gördüm. Rüyanın dehşetiyle uyandım. Bu rüyaya bir anlam veremedim. Bunu en iyi ancak Şeyh Seyda yorumlayabilirdi. Ben de Şeyh Seyda’nın yanına gittiğimde rüyayı anlattım.
Şeyh Seyda rüyayı şöyle yorumlar.
-Bu rüya senin üzerine yeni bir vazife yüklemektedir. Sen Gaziantep tarafına gitmelisin.[1] Bu bölge dinini kaybetmek üzere. Nizip’te Hacı Habeş var, o sana yardım eder. Hacı Habeş, Şeyh Seyda’nın yanına gelip giderdi. O, Oğuzeli’ye gitmemi istedi. Fakat Şeyh Seyda;
-Hayır! Sen Nizip’teki Kertişe[2] köyüne git. Bu bölgenin daha çok ihtiyacı var.
Bunun üzerine Kertişe köyüne taşındım. Evimi Hacı Habeş kendi kamyonu ile taşıdı. Köy ahalisi dini yönden çok gerideydi. Köy olmakla beraber beş dükkânda da içki satılıyordu. Kumar oynanıyordu. Bir kişi beş kadınla evlenmişti. Bir başkası da kız ile kızın teyzesini birlikte nikâhlamıştı. Bu ve buna benzer İslam’a aykırı pek çok durumla mücadele ettim. Neticede köy düzeldi. Köyde minareli yeni bir cami yaptırdım. Yol, elektrik getirmeye çalıştım. Köy diğer köylere nispeten din bakımından en geri iken hemen hemen en iyilerden biri oldu. Kertişe’de talebelere ders vermeye devam ettim. O köydeki talebelerden dört-beş kişi icazet aldılar.[3]
Foto: Kertuşe (Kıratlı) Köyü
Bu dönemde Erbakan hocanın siyasi hareketini talebe ve dostlarımızla destekledik. Hatta Antep’e seçim konuşması için geldiğinde seçim otobüsün üstüne çıkarak, onu desteklediğimizi herkese göstermiş oldum. İlişkimiz vefat edinceye kadar güzel bir şekilde devam etti.[4]
Bilahare Gaziantep merkeze nakil oldum. Diyanet sitesinde imam, müezzin ve bazı öğretmenlere ilm-i aletten ve feraiz ilminden dersler vermeye başladım. Daha köyde iken resmi imam olmaya beni mecbur ettiler. On dört senelik bir süre resmi görevde kaldıktan sonra yaş haddinden emekliliğimi istedim.
Gaziantep’te iken, şeyhimin oğlu, Şeyh Muhammed Nurullah bize geldi.
-Dış ülkelerde, tebliğ ve irşad faaliyetlerine çok ihtiyaç var. Oralara gitmezseniz mesul olursunuz, dedi. Gitmem için ısrar etti. Hatta pasaportumu çıkarıncaya kadar orada kaldı. Pasaportum alındıktan sonra Cizre’ye döndü.
O arada, Mehmed Zahid Koktu’nun damadı ve halifesi, merhum Prof. Dr. Esat Coşan hoca Gaziantep’e geldi. Kendisiyle beraber olduk. Bana, zor reddedeceğim bir ilim teklifinde bulundu:
-Sizi Ankara’ya davet ediyoruz. Ankara’ya gelirseniz çok iyi olur. Şu an iki yüz kadar yüksek tahsil yapan talebe var, yanında okurlar. Bu sebeple Ankara’ya gelmeni isteriz.
Ben bu davete kesin bir cevap vermedim, hemen “evet” demedim.
Dünya Çapında Bir Gönül İnsanı Mehmet Emin ER Hocamız.
Mehmet Emin Er Hoca, Nizip’in tanınmış şahsiyetlerindendir. Nizib’e bir çok değerli insan kazandıran bir mekteptir. Hocamız, sadece Türkiye’de değil, dünya çapında hizmet eden bir gönül insanıdır. Onu herkes Nizipli sanmasına rağmen, aslında o Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde 1910 yıllarında doğmuştur. Doğum tarihini aslında kendisi de tam bilmez. Çünkü onun doğduğu dönem, Osmanlı’nın en çalkantılı dönemidir. Nüfus kayıtlarını tutmak bir lüks işidir. Üstelik doğan çocuklardan çoğu büyümeden öldüklerinden kimsenin gidip bu kaydı yapmak gibi bir derdi de bulunmamaktadır.
Hocamız, her ne kadar Diyarbakırlı olsa da o, ömrünün en verimli çağını Nizip’in Kertüşe (Kıratlı) köyü ile Gaziantep’de geçirdi. Bölgeye bir çok değerli insan kazandırdı. O dönem, adı Kertüşe olan Kıratlı köyünde bir medrese kurarak talebe yetiştirdi. Neredeyse her hafta sonlarını da Nizip’te geçirerek Nizip’in değerli din adamlarıyla dini ve fikri sohbetler yaptı. Onların sohbetlerinin lezetinin tadına varan Nizipliler bölgelerindeki bu değerli ilim adamlarının sohbet sofralarının en güzel meyvelerinden nasiplendiler.
Hocamız, Nizib’i gönülden sevdi. Buraya kendi evlatlarını yerleştirdi. Nizipli oldu. Ama onunun neden Nizib’e geldiği de ayrı bir sohbetin konusu. Biz bunu merak ettik. Siz değerli okuyucularımız için bizzat kendisine sorduk. Bize kendi tatlı ifadesiyle Nizib’e gelişinin tamamen kendi iradesi dışında gerçekleştiğini beyan etti. Şeyhi, Şeyh Seyda Antep ve Nizip bölgesinde insanların islamdan uzaklaşmaya başladıklarını beyan ederek özellikle Kertüşe ve civar köyleri zikr ederek ondan buraya gitmesini ve bölgeyi tekrar İslam’a kazandırmasını ister. Hocamız, şeyhinden aldığı bu görevle Kertuşe’ye gelir ve buraya en değerli 18 yılını verir.
İsterseniz o anı hocamızdan dinleyelim: “1961 yılında Gaziantep ilinin Nizip ilçesinin Kertişe köyüne imam olarak gittim. Bu köye niçin gönderildiğimi ilk sıralar bende tam olarak bilmiyordum. Ama beni gönderenlerin manevi bir telkinleri vardı. İmamlık haricinde bu köyde talebelere ders vermeye de başladım. Bu vesile ile o köydeki talebelerden dört-beş kişi İslâm’i ilimlerde icazet alacak dereceye yükseldiler. Köy ahalisi dini yönden çok gerideydi. Köy olmakla beraber hemen hemen bütün dükkanlarında içki satılırdı.(köyde toplam beş dükkân vardı) Ayrıca kumar oynayanların sayısı da yüksekti. İslami kaidelere dini açıdan uyan pek yoktu. Mesela köylülerden birisi beş kadınla evlenmişti. Bir başkası da kız ile kızın teyzesini birlikte nikahlamıştı. Bu insanlara dini ve ahlaki vecibeleri anlattım. Uzun bir süre uğraştıktan sonra Neticede köy düzeldi. Köyde minareli yeni bir cami yaptırdım. Yol ve elektrik getirmeye çalıştım. Köy diğer köylere nispeten din bakımından en geri iken hemen hemen en iyilerden oldu.
Bilahare Gaziantep merkeze nakil oldum. Diyanet sitesinde imam müezzinlere bazı öğretmenlere ilm-i aletten ve feraiz ilminden ders vermeye başladım. Bu köye ilk geldiğimde resmi görevli değildim. Ancak Diyanet İşleri ve Müftülük beni resmi imam olarak görevlendirdi.” Kendisine bu görüşmeden dolayı teşekkür ettik. Hocam bu vesileyle tüm Niziplilere selamlarını iletti.[5] (İbrahim Halil ER)
[1] Seyda kendisine verilen bu vazifeyi sadece yaşarken değil, vefatında da uygulamak istemiş, bu nedenle Gaziantep Nuri Mehmet Paşa camisine gömülmek istemiştir. Böylece Anteb’in kalbinde Anteplilerin kalbine nazar ederek, manevi olarak orada bekçilik yapmıştır. Hatta mezar taşına yazdığı şiirini de görünür bir yere konulmasını isteyerek buradan geçenlerin bu sözlerden ders almasını düşünmüştür. Böylece tebliğ vazifesini vefatında da yerine getirmeye çalışmıştır. Onun Antep görev ve sorumluluğu kıyamete kadar verilmiş bir vazifeydi. Onun görevi hala devam ediyor.
[2] Yeni ismi Kıratlı Köyü
[3] Seyda’nın Antep bölgesine gelmesi, doğu mollalarını da buraya yöneltti. Kısa zamanda bölge değerli molla ve ilim adamlarıyla doldu. Ayrıca, Seyda kurduğu medrese ile de bölgeyi köy köy, adam adama aydınlatacak muvahhitler yetiştirdi. İcazet verdiği her talebeyi bölgedeki imamsız bir köye gönderiyordu. O dönemlerde köylerde maaşlı imam olmayıp, köylüler kendi imamlarının masraflarını karşılıyorlardı. Bu da bölgede nisbeten serbest bir ortam oluşturmuştu.
[4] Seyda, Erbakan Hoca’nın Başbakanlıkta tarikat liderlerine verdiği yemeğe de katılmıştır.
[5] www.nizip.com dergisi