HATIRALARIM 21- Muhammed Hamidullah’ı Ziyaret

Fransa’da, Prof. Muhammed Hamidullah’ı ziyaret etmek istedim. Onu tanıyan bazı kimselerle ziyaretine gittim. Önceden ismini çok işitmiş, asri (çağdaş) bir kişi zannediyordum. Kendisini görünce hayret ettim. Çok yaşlı idi. Bıyık, sakal karmakarışık kapıya kadar bizi karşıladı. Çalışma yeri çok dar bir yerdi. Masa üzerinde kitaplar serili idi. Telefonu bile yoktu. Apartmanı da asansörlü değildi. Dört katlı bir binanın bir dairesinde yalnızdı. Dört katı inip çıkıyordu. Sade ve mütevazi hali beni çok etkiledi.

Muhammed Hamidullah, yazdığı Fransızca tefsirden bahsetti. 17 baskı yaptığını söyledi. Fransız Müslümanların durumlarını sordum, şu cevabı verdi:

-Burada 60 bin civarında Fransız Müslüman olduğu tahmin ediliyor. Aralarında tek tük, samimi olmayan, farklı hesaplar ve çıkarlarla Müslüman olanlar vardır, ama sayıları çok çok azdır.

-Peki bunlar nasıl Müslüman oluyorlar?

-Arıyorlar ve buluyorlar.

Sohbetlerine katılarak, kitap ve mealini okuyarak, kendisinin vesilesiyle Müslüman olan pek çok insan olmasına rağmen, tevazu ve ihlâsından dolayı bir şey demedi. Ona bazı İslam âlimleri hakkında sorular sordum. Ama hep aynı cevabı aldım:

-Cemalettin Afganiyi nasıl görüyorsunuz?

-Masum değildir.

-Muhammed Abduh?

-Masum değildir.

-Mevdudi?

-Masum değildir.

-Humeyni?

-Masum değildir.

-İbn-i Teymiye?

-Masum değildir.

-Peygamberin kabrini ziyaret etmeyi men ediyor, ne dersiniz?

-Peygamberin ziyaretini men eden hakiki bir Müslüman değildir, gibi bir ibare kullandı.

-Irak’la İran’ın harbine ne diyorsun?

-Katil-maktul (ölen de öldüren de) ateştedir. Bu konudaki hadisi okudu. “Elkatilu ve’l-maktulu finnar”.

Yıllar sonra 1997 Ramazan’ında New York’da iken kendisinin, New York’ta bir hastanede tedavi gördüğünü işittim. Ziyaretine gitmek istedim. O anda ziyaretime gelen bir profesör dedi ki:

-Ben onun yanından geliyorum. Şuuru yerinde değil. Yazı ile İngilizce soru sordum. Fransızca cevap verdi. Fransızca yazdım Urduca cevapladı. Durumu ağırdır.

Ancak daha sonra Allahu a’lem kardeşinin oğlunun evindeyken kendisini ziyarete gittim. Evin hanımı da herhalde mahremlerindendi. Onlar hizmetini görüyorlardı. Eve gittiğimizde kaylule yaptığını söylediler. Sonra haber verdiler, geldi oturdu. Ancak kimseyi tanımıyordu. Bir müddet kaldıktan sonra ayrıldık.

Hizmet ve ilmî çalışmalardan evliliğe vakit bulamayan, değerli bir araştırmacı idi, mekânı cennet olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir